Yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Aşağıdaki satırları “takdim niyetine” kabuk edin lütfen.
1872 Ekim, Londra. Kararsız bir sonbahar günü. Landolar, tek atlı, çift atlı faytonların, etekleri kalçadan kabarık, rengârenk giysili hanımların ve yakalarına karanfil takmış, redingotlu, bastonlu beylerin dolaştığı geniş kaldırımlı caddelerde başlarını gökyüzüne kaldıran insanlar şemsiyelerini bir açıyor, bir kapatıyorlardı.
Bay Fogg, Reform Kulüp derler, kadınların giremediği bir Beyefendiler Lokali’nde birkaç centilmen arkadaşı ile dünyayı 80 günde dolaşabileceği konusunda tartışıyordu. “Yaparsın, yapamazsın” derken Bay Fogg masaya büyük miktarda para koydu ve “maçanız sıkıyorsa iddiaya girelim” dedi.
Jules Verne’e göre İngilizler iddiaperest idiler. Nitekim toplamda 20 bin sterlinlik (bugün için büyük para) bir iddia oluştu. Bay Fogg Kulüpten ayrılıp evine döndü ve o gün işe başlamış yeni kâhyası, yardımcısı, uşağı, hizmetkârı, kıç toplayıcısı Jean Pass adlı gence “çantayı hazırla gidiyoruz” dedi. Apar topar yola çıktılar. Beyefendi’nin aklına, “Bu genç adam işe yeni başladı, 80 günlüğüne Londra’dan ayrılıyoruz, belki haber vermesi gereken bir sevgilisi, yakını falan vardır” şeklinde bir düşünce gelmedi.
*
Yukarıdaki özet girişi kısa kesiyorum çünkü biraz sonra aynı konuyu ayrıntılarıyla tekrar edeceğim. Neticede Jules Verne, kitabı yazdı bitirdi, kahramanları iddiayı kazandı. Verne zaten meşhurdu, daha da meşhur oldu. Avrupa ve Amerika’da dünyanın küçülüyor olmasına yönelik derin bir merak, ilgi vardı. Dünyanın boyutları değişmiyordu ama buharlı, gemiler demiryolları ve silah teknolojisindeki gelişmeler, uzakları yakın ve mümkün kılmıştı. Bilim ve teknoloji gelişmelerinin, insanlık için faydalı olacağına inanılan bir dönemdi. Ama sömürgelerden gelen haberler, sömürge insanlarının gelişmelerden faydalanamadığını ve zenginleşmenin sömürge insanlarının sırtından sağlandığını söylüyordu.
Herhalde bu haberler henüz pek yaygın değildi. Yaygın olsaydı Karl Marx’ın yakın arkadaşı, yoldaşı Fiedrich Engels herkesten önce duymuş olurdu. Duymamış olacak ki 1848 senesinde Fransızlar Afrika’ya saldırınca “Cezayir’in fethi uygarlığın ilerlemesi için önemli bir vakıadır” diye yazmıştı. “Eğer çöl Bedevilerinin özgürlüğü ortadan kalktı diye üzüleceksek, aynı........