Aşk ve Para...

Para alıngandır. Yanlış anlaşılırsa alınır, hatta tersler bile…

Onu biraz tanımak lazım! Ne yer ne içer bilmek lazım!

Para; Orhun abidelerinde de yazan “Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti?” ifadesindeki işte o ili koruyandır. Ama şartlı koruyandır. Senin onun peşinden koşmanı kaldıramaz, şımarır hemen ve zarar vermeye başlayabilir. Diğer taraftan yaptıkların ile, üretimin ile onun seni arayıp bulmasını sağladığında, sana maksimum fayda ile bağlanır.

İl devlettir. İlim devleti ilelebet sahiplenebilmek, geliştirebilmek, koruyabilmek için bilim, bilme eylemidir. Parada işte o ili yüceltme ve koruma gücü, silahı, aracıdır.

Onu anlamazsak yücelemez, yükselemeyiz. Tekrar edelim, Para; yaratılış amacına sağlıklıca götürmesi için insanlarca keşfedilmiş bir araçtır. Kim kendi keşfine tapınıp huzur bulmuştur ki! Para, hızla ve durmadan giden bir taşıttır. Onu yüce hedefimiz için kullanabiliriz. Ama tutup da ona aşk besleyemeyiz. Onu sevip, sıkıca sarılamayız. Yoğun baskı yapamayız, özgür kalamazsa dişlerini gösteriverir bize…

Onu delice sevip, ona sımsıkı sarılmaya kalkanlara acımayacaktır. Çünkü araçtır o, duygusu sınırlıdır, hatta kullanıcı özelinde tamamen duygusuzda olabilir. Anlamaz öyle yoğun sevgiden…

Evet o sadece kullanabileceğimiz toplu taşıma tramvayıdır. Ona saygı duyabiliriz. Ama ona aşk beslemeyiz. Tutup sarılırsan çarpar. Onunla aşk olmaz. Aşk yaşamaya kalkan egolanır, bencilleşir. Onu bir tek kendi kullansın ister. Tramvayı ya da parayı başkalarından kıskanmaya başlar. Allem eder, kallem eder ve parayı sadece kendine saklama derdine düşerler. Onu kimseyle paylaşmak istemezler.........

© Önce Vatan