Gururla söylüyorum; Ben bir subay çocuğuyum. Hikayem şöyle başlar…
Rahmetli babam çocuklarını okutmak için neredeyse elli yıl orduda çalıştı. Bizleri anamla birlikte derleyip toparlayıp tayininin çıktığı şehirlere taşırlardı bizi. Babacığım kiralayacağı evin beton olmamasına dikkat eder ahşap ve bahçeli evler arardı. Anacığım da hurçları- koli modası yoktu- açar açar evimizi yerleştirir beş çocuğunu doyurmak için mutfağa girerdi.
Topçuydu babam. Yeri geldi biz okullarımızdan geri kalmayalım diye doğu hizmetine sadece kendi gitti. Hatırlarım ablamla iki yıl kaldığı Erzincan Orduevine ona sürprize gitmiştik. O yaşında otel odasında verdiği hayat mücadelesi beni derinden yaralamıştı. Sonra Amerikalı subaylar ve bizim askerlerimizle yaptığı brifing ve top atışları tatbikatları için en uca…doğuya gittiler biz de katıldık. Konvoy görülesiydi. Muhteşemdi. Bizim jip en önde giderken plastik arka pencereden seyretmeye doyamadığım askeri konvoy dün gibi aklımda.
Önü değil hep arkayı izlemiştim.
Ah babam… Atışlardan sabaha karşı geldiğinde yorgunluk ve top seslerinden bedeni yatakta sıçrayıp durur, yoğun bir savaşın içinde kalmış gibi dikilirdi. Garibimin kulakları........