EĞİTİM   BÜTÇEMİZ

Bu yıl (2024) Milli Eğitim Bakanlığının (MEB ) bütçesi 1 trilyon 93 milyar lira olmuş, bütçenin yüzde 9.85’ne tekabül eden bu para ile Milli Eğitim bütçeden en fazla pay alan kurum olmuştur. Eğitim bütçesinde geçen yıla göre yüzde 150.4 oranında bir artış yapılmış olsa da, ülkenin içinde bulunduğu hayat pahalığı, yüksek enflasyon, dövizdeki yükseliş gibi ekonomik sebeplerle yüzler gülmemiştir.

Bütçede 129 Devlet Üniversitesi için ayrılan toplam para 341 milyar lira olmuştur. Üniversitelerin bütçe giderlerinin yüzde 67’nin personel gideri olduğu düşünülürse, geriye üniversitelerin temel ihtiyaçları ve özellikle araştırma-geliştirme alanlarına pek bir şeyler ayıramayacakları ortada.

Gelişmiş ülkelerin eğitime ayırdıkları para, üniversitelerinin bütçeleri ve öğrenci başına yaptıkları harcamaları, bizdeki değerlerle mukayese etmeye gerek var mı bilmiyorum. Zaten mesafeler açıktı, şimdi daha da açıldığını tahmin etmek güç değil. Özellikle dövizin yükseldiği bu ortamda.

Sadece, bizim 129 devlet üniversitesine ayırdığımız toplam bütçenin bugünlerdeki döviz değeri üzerinden 11 milyar dolar olduğunu kabul ederek, bu değerin Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden bazılarının bütçeleri kadar olduğunu belirtmekle yetinelim.

Ülkemizde okul öncesinden üniversiteye kadar bütün okullar MEB’na bağlıdır ve çağdaş eğitim politikalarını oluşturup, eğitimin seyrini her yönüyle bilimsel esaslarda takip etmek de MEB’nın görevidir. Eğitimin ticarileştirilmesine meydan vermemek da MEB’nın görevleri arasındandır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan beri böyledir.

Ülkemizin bugün 8 milyonu üniversitelerde olmak üzere toplam 30 milyona yakın çocuğu eğitim çağındadır.Birçok Avrupa ülkesininin nüfusundan fazla olan bu zenginliği, iyi bir eğitim planlaması yaparak, yönlendirip yetiştirmek mecburiyetindeyiz.

Eğitim bugünden yarına olacak bir mesele olmaması sebebiyle, bir hükümetin yaptığı eğitim planlamasının neticelerini görmeye süresinin yetmeyeceği ve hiçbir siyasi ideolojiye meydan vermeden yürütülmesi gerektiğini düşünürek, eğitimin bir devlet politikası olarak (siyaset üstü) yürütülmesi gerektiğini çeşitli yazılarımızda dile getirdik.

Ak Parti geçtiğimiz 20 yılda bu fırsatı yakalamıştı aslında. Ak Parti hükümetlerinin ilk MEB’ı olan Sayın Erkan Mumcu, işe Yüksek Öğretim Kanunu’nu (YÖK ) değiştirme çalışmaları yerine, etrafında eğitimde........

© Önce Vatan