KIBRIS BARIŞ HAREKATININ 50. YILINDA ENERJİ-POLİTİK BİR DEĞERLENDİRME

Giriş

Kadim dönemlerden beri dünya için farklı yönlerden önem taşıyan bir bölge, bilindiği üzere hep Doğu Akdeniz olmuştur. Bu bağlamda, ticari, siyasi ve konjüktürel olarak her zaman dikkatleri üzerine çeken ve Doğu Akdeniz’in tam da ortasında yer alan önemli bir kara parçası Kıbrıs adası olmaktadır. Bir başka deyişle, bu ada son derece ileri ve stratejik bir konum ve konjüktüre sahip bulunmaktadır.

Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; Doğu Akdeniz’in en büyük adası olarak Kıbrıs’ın jeopolitik öneminin yanı sıra adanın kendisinin sahip olduğu yer altı, yerüstü ve deniz zenginlikleri de dikkat çeken unsurları ifade etmektedir. Bunlardan ayrı olarak, devlet yapılanmasına imkân tanıyabilecek karakteriyle Kıbrıs, bir adadan öte stratejik öneme haiz bulunmaktadır. Bu bağlamda tarih boyunca da “Eski Karalar” topluluğu olarak nitelenen bölgede kadim uygarlıkların vazgeçemediği bir merkez olmuştur. Halen de böylesi özel bir ada olan Kıbrıs; adeta ticari, siyasi, askeri ve son olarak da enerji-politik doğal üs niteliği taşımaktadır.

Kıbrıs’ın tarihine bakıldığında M.Ö. 10000’lere kadar uzanan bir geçmişi olduğu anlaşılmaktadır. Kadim dönemlerden bu yana kanlı bir tarihe sahip olup M.Ö. 3000’lerde bronz çağının temel alaşım elementi olan bakır madenciliğinin önem kazanmasıyla ada daha da çok dikkat çeken bir nitelik kazanmıştır. M.Ö. 1500’lere kadar ada halkının kendini idare ettiği görülmekte bu dönemden sonra ise Doğu Akdeniz’de egemen olan güçlerin hegemonyası altına girmesinin söz konusu olduğu gözlenmektedir.

Bu bağlamda, Doğu Akdeniz’e hâkim olmak isteyen kim varsa Kıbrıs üzerinde hegemonya kurmaya çalışmıştır. Nitekim Mısırlılar, Hititler ve Asurlulardan, Fenikelilere, Perslere, Büyük İskendere, Roma ve Bizans’tan, Emevilere, Haçlılara, Tapınak Şövalyelerine, Memlüklere, Cenevizlilere, Venediklilere ve nihayet Osmanlılara ve Birleşik Krallığa kadar tarihin pek çok kavminin ve devletinin adaya hâkim olduğu ve/veya koloni olarak kendilerine bağladıkları görülmektedir.

Yakın tarihine bakıldığında ise, 1960’ta (üzerindeki iki İngiliz üssünü; Ağrotur ve Dikelya’yı barındırarak) bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Kanlı olayları takiben 1974’de adada Yunan Darbesi’nin yaşanması sonrasında garantör ülkelerden biri olan Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Barış Harekâtı” ile iki bölge ortaya çıkmıştır. 1983 yılında da (resmi olarak Türkiye’nin tanıdığı) “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)” kurulmuştur. Yapılan harekatın adına yaraşır şekilde konjüktürel olarak adada barış sağlanmış ve Harekatın 50. yılında da (siyasi çözüm netleşmiş olmasa da) barışın süregitmesi mümkün kılınmıştır. Güneyde de “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)” yer almaktadır.

2004 yılında Birleşmiş Milletlerin (BM) hazırladığı “Birleşme Planı”na, yapılan referandumda Kuzey “Evet”........

© Önce Vatan