Yüzyıllardır Türkler üzerinde büyük bir kavga yürütülüyor. Türk’e karşı bu kavgayı yürütenler bıkmadılar usanmadılar. Türk’ün ise genelde bu kavgadan haberi yok. Bir kısım Türk ise az imkanla büyük mücadeleler vererek en azından bu kavganın devamını sağlıyor.
Turgut Özakman’ın deyiminden yola çıkarak “Çılgın Türkler” olarak adlandırabileceğimiz bu çelik çekirdek, günümüzde de kavgadan galip çıkabilmek ve tehlikeleri savuşturabilmek adına inanılmaz bir ter akıtıyor. Bu kavgada Türk tarafının en büyük handikapı; farkındasızlıktır. Türk veya kendini Türk hisseden çoğunlukta, meselenin özünü kavramak açısından, büyük sıkıntılar mevcuttur. Bunu 10 Ağustos’da yapılacak “Cumhurbaşkanlığı Seçimleri” açısından da görüyoruz. Halen Türk olmayanın karşısındaki “Türk’üm” diyenden yana, kesin ve net tavırlar alındığını göremiyoruz.
Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin gittiği olumsuz nokta, Türk’ten gayri herkesin malumudur. Ve bu, bir günlük iş değildir. Kavganın diğer tarafının kesin hedefi; Türkleri Asya bozkırlarına döndürmek ve mümkün olduğu gün toptan yok ederek, tarihten silmektir.
Bunu da çeşitli vesilelerle yani konferans, sempozyum, televizyon programları, kitaplar, makaleler, röportajlar, sinema filmleri, belgeseller, romanlar, hikayeler ve şiirlerde ifade etmektedirler. Türk; bunları yeterince takip etmediği, tarih şuuruna sahip olmadığı ve çoğunluğun........