Osmanlı Devleti’nde gerek şerî gerekse örfî kanunlar gereği enteresan yasaklar uygulanmıştır. Hangi şartlar gereği olursa olsun bu yasakların o gün de yanlıştır. Bugün zaten kabul edilmez gerçektir. Bu garip kanunlardan birisi de kadınlar için uygulanan yasaklardır. Ne mutlu ki, bu yasakların insan haklarına uygun olmayanlarını Cumhuriyet yönetimi ile tamamen kaldırılmış ve bilhassa kadınlara karşı uygulanan yasaklar kaldırılarak kadın toplumun baş tacı olarak kabul edilmiştir. Yani medeni kanun kabulü ile kadın her türlü haklarını almıştır. İşte konumuza örnek olarak yasaklardan kabul edilmez iki yasak!
Bu birinci yasak, İstanbul’un pek muhteşem ve cazip bir lüks devri yaşadığı Lâle Devri’nde, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Sadrazamlığı günlerinde, 1725 yılında çıkmıştır ki bugünkü yazılı dilimize çevrilmiş en mühim kısımları aşağı yukarı şudur:
“Allah her türlü belâ ve afetten korusun, İstanbul, Osmanlı ülkesinin yüzü suyudur. Ulema, temiz insan ve edepli insan beldesidir. Ahalisinin, tabaka tabaka tespit edilmiş kıyafetleri vardır. Hal böyle iken bazı yaramaz avratlar halkı baştan çıkarmak kastıyla sokaklarda süslü püslü gezmeye, kâr avratlarını taklit ederek başlıklarına acayip şekiller yapmaya başlamışlar. Terbiyeyi tamamen kaldıracak mertebede kıyafetler uydurmaları önceden de yasaklanmış iken namus perdesini tekrar kaldırmaktan korkmamaları, türlü türlü kötü kıyafetlerle dolaşmaları, birbirini görerek ismet ehli........© Önce Vatan