Uzun boylu ve beyaz tenli olduğunu bildiğimiz Süleyman Askerî Bey, tarihin gördüğü nice kahramanlardan biridir. Süleyman Askerî Bey muhtemeldir ki sırtı rahat döşek görmemiş bir Türk subayı, istihbaratçısı ve komutanıdır. Yükümlü olduğu seferde İngilizlerin korkulu rüyası haline gelen Süleyman Askerî Bey, vurulsa da yaralı halde cepheyi bırakmamış, düşmanla girdiği savaşta yaralı bacaklarıyla mücadeleye devam etmişti. Cemal Paşa’nın tarifi ile; atılgan, idareci, iyimser, biraz aceleci ve son derece fedakâr bir subaydı.
Hayatı özveri ve kahramanlıklarla dolu Süleyman Askeri Bey, değeri kamuoyunda yeterince bilinmeyen bir subayımızdır. 1884 yılında bugün Kosova’ya bağlı Prizren şehrinde doğmuştur. Babası Vehbi Paşa’dır. Annesi ise Güzide Hanım’dı. Selanik’teki Üçüncü Ordu’ya bağlı olarak Manastır’a atandı. Manastır’da kaldığı günlerde İttihad ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. Filibe’deki önemli ailelerden birine mensup olan Fadime Hanım ile evlendi. Fatma ve Dilek isimli iki kız çocuğu oldu. Kız kardeşi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘ün yakın arkadaşlarından Mehmet Nuri Conker ile evliydi. 1902 yılında Mekteb-i Harbiye’den, 5 Kasım 1905 tarihinde de Mekteb-i Erkân-ı Harbiye’den Mümtaz Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.
Süleyman Askerî, 1909 yılında kolağası olmuş ve Bağdat’a gönderilerek jandarmaları disipline etmek üzere görevlendirilmiştir. Süleyman Askerî, Enver Paşa tarafından kurulan Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın da ilk başkanı olur. Önüne çıkan bütün bürokratik engelleri aşarak Libya’ya geçen ve “hürriyet kahramanı” Enver Paşa’nın en yakın çalışma arkadaşı olan mümtaz kolağası Süleyman Askerî, burada da Bingazi ve Havalisi Kumandanlığı kurmay başkanlığı görevini üstlenmiştir.
Sadece Libya direnişinde değil, Balkan Savaşları’nda da önemli rol oynayan Süleyman Askerî Bey vazifelendirildiği her yerde görevini en iyi şekilde yerine getirmiş, her türlü imkânsızlığın üstesinden gelmeye çalışmıştır. Öyle ki Enver Paşa, bu başarılı askeri Balkanlar'a göndererek Sırplara karşı gizli bir güç oluşturması için görevlendirmiştir. Balkan Savaşları’nın acı reçetesi sonucunda daha da sıkıştırılan Osmanlı İmparatorluğu, zor durumdaydı. Edirne Enver Paşa eliyle ancak kurtarılabilmişti. Daha ileri gitmek istendiyse de Avrupa ve Rusya’nın baskıları buna engel oldu. Enver Paşa Edirne’yi geri almak için Kuşçubaşı........