TESPİTLER  ( 10 / 17 )

“ Ahzaâb” hizb’in çoğulu olup insan câmia’sına ve kişinin rey ve emrine itâat eden insan topluluğuna denir. Bu gazâda yehûdî’ler, müşrikler ve bütün Arab kabile’leri müslümanlar aleyhine ittifâk ederek hparekete geçtikleri için bu harbe “ Ahzâb” adı verilmiştir.

Hicret-i Seniyye’nin dördüncü yılında vuku’ bulan, Hendek gazâsının ve Hendek kazılmasının sebebini, İbn-i Sa’d şöyle bildiriyor : Resûl-i Ekrem, Benî Nadîr Kabelesini yurdlarından sürgün etti zaman bunların eşrâfı( ileri gelenleri) Hayber yehûdî’lerinin yanına sığınmışlardı. Bunlardan yirmi kadar yehûdî, başlarında Huyey İbn-i Ahtâb olduğu halde Mekke’ye giderek, Kureyş’e şikâyette bulunup, onları birlikte Resûlu’llâh üzerine harekete da’vet ettiler. Sonra Gatafân, Benî Süleym, Benî Esed, Fizâre, Benî Mürre, Eşca’ gibi kabileleri de dolaşarak Hayber’in bir senelik hurma mahsûlü’nün yarısını vermek va’diyle bunları da ayaklandırdılar. Bunlarla Kureyş’ten on bin kişilik bir ordu toplandı. Ve Ebû Süfyan bin Harb’in kumandası altında Medine üzerine yürüdü.

Bu sırada Benî Huzâa’dan- ki, bunlar Resûl-i Ekrem’e muhabbet beslerlerdi. B.ir skişi dört günde Medine’ye yetişip vazi’yyeti Resûl-i Ekrem’e bildirdi. Bunun üzerine Resûlu’lâh Ashabıyla istişâre etti. Müdafaa ( savunma amaçlı) hareket edilmesine ve Selmân-ı Fârisî’nin( Selmân-ı Pâk) teklifi üzerine hendek kazılmasına karar verildi.

Hendek kazmaya Resûl-i Ekrem Efendimiz de bizzât iştirâk etmiştir. Buhârî’nin bu babında Sehl İbn-i Sa’d’ dan rivâyetine göre, Resûl-i Ekrer Muhâcir’ler ve Ensâr ile birlikte çalışmakla berâber onları tebşir eden neşîdeler( kısa şiir’ler) okuyarak Ashabı’nın açlıktan, soğuktan, yorgunluktan hasıl olan fütûrunu( İsteksizlerini) izale buyururdu .

Bera’ ( İbn-i Âzib ) radiya’llâhu anh’ den şöyle dediği rivâyet edilmiştir : Ahzâb günü ( Hendek kazılırken) Nebî sala’llâhu aleyhi ve sellem’i s gördüm ki, o, toprak taşıyordu. Öyle bir halde ki, toprak karnı’nın beyazlığını örtmüştü . Ve o, şöyle diyordu: Yâ Rab ! Sen bize hidayet etmemiş omlasydın, bize doğru yolu göstermemiş, bize rahmet etmemiş olsaydın ( biz şaşırırdık bize tecâvüz eden kâfirler, bizim çekindiğimiz fitne ve fesâdı bize ikâ tmek istediklerinde biz( im gönlümüz) e sabr-u sebât ihsan et ve onlarla yüz yüze geldiğimizde ayaklarımızı yerinde tut ( da bizi dağıtma yâ Rabbî!) ...

Enes İbn-i Mâlik’ten gelen bir rivâyete göre, Peygamber’in Ashab’ı ( hendek kazdıkları müddetce) dâimâ : Biz o mü’minleriz ki, İslâm’da ebedî sebât etmek üzere, Muhammed’e söz vermişizdir, derlerdi de Resûlu’llâh da onlara : Yâ Rab! Hayır ve Saâdet ancak ahiret Saâdetidir, EnsÂr ve Mühâcirler hakkında MübÂrek kıl !. diye cevab verirdi.

C âbir radiya’llâhu anh’ der rivâyete göre şöyle demiştir : Hendek günü biz ( Peygamber’in Ashâb’ı) hendek........

© Önce Vatan