CUM’A  SOHBETİ  ( 6 / 03 )

21. Asr’ın ilk çeyreğinde, 2000 yılından i’tibaren,Diyanet İşleri Başkanlığı,İmam-Hatip Mektep’leri ve İlahiyat Fakülte’leri, bid’at ve dalâlet’lere tevessül, sapma, şî’î’leşme, ehl-i Sünnetten ayrılma, frak-ı dâlle’yi tasvip, ateizm, deizm, darvinizm telkinleri, “Kur’ân Bize Yeter,” denilerek, Yüce İslâm Dini’nin temel esaslarından, rükûn’larından birismi, sünneti, dolaysiyle,Peygamber’leri devre dışı bırakmak,bırakınız hadisleri,Kelam-ı Kadîm, Kur’ân-ı Kerim üzerine şüpheler uyandırma hareket’leri, artık, Devleti’mizin bekâ ve Temâdî’si için, çok ciddî, bir problem oluşturmaktadır.

Sevgili Peygamber’imizin sala’llâhu aleyhi ve sellem Efendimizin, mu’cize olarak, “ Çok uzun bir ömür sürecek, ba’zı kavimleri sevindirecek, ba’zı kavimleri ise çok üzecek,” diye haber verdiği, Sa’d bin Ebî Vakkâs radiya’llâhu anh, Peygamber’imizin ebediyyete intikalinden sonra, 45 yıl daha yaşamış, Hazreti Ömer radiya’llâhu anh Efendimizin Hilafeti zamanında, Necid, Irak-İran, Valiliğine getirilmişti. Sa’d bin Ebî Vakkâs Irak’da, çok büyük ıslahata imza atmış, Kûfe Şehr’ini kurmuş, Sâsâni, MecûsÎ, Molla, Mürted ve Mütereddî’leri, ziyadesiyle, üzmüş, onları Irak Topraklarından İran’ın derinliklerine sürmüştür. Bu hareketiyle elbette müslümanlarıa,ehl-i Sünnet mensuplarını da ziyadesiyle seviendirmiştir... Böylece, Peygamber’imizin yıllar öncesinde haber verdiği, mu’cizevî , haber tahakkuk etmişti.

Sa’d bin Ebî Vakkâs’ın, temellerini, Küfe’de attığı, Rükn-ü Rekîni, Esası, omurgası, Mâtürîdî- Eş’arî ve Hanefi olan, Temâdî ede gelen, Abbâsî, Büyük Selçûkî, Anadolu Selçûkî, Osmanlı ve Cumhuriyeti’mizin omurgası, rüknü, esası, Resmî Mezhebi, Mâtürîdî- Eş’arî, amel’de Hanefiye’dir.

Cumhuriyet’in ilân’ından, dört ay beş gün sonra, 03 Mart 1924 tarihinde,Meşîhat’ın, (Şeyhulislâmlığı’n) yerine kurulan, Diyanet İşleri Reisliği, Mâtürîdî- Eş’arî VE Hanefiyye rüknü ve esasları üzerine kurulmuştur.

Aynı tarihte, Medreseler kapatılmış, Tevhid-i Tedrisat kanunu ile eğitim bütünüyle, Maarif Vekâleti’ne devr’edilmişti. Halbuki, Kütüphane’lerimizin rafları, Arapça, çok az sayıda, Arap Harfleriyle Türkçe Osmanlıca eserlerle doluydu. Bu husus dikkate alınarak,T.B.M.M.’sine bir teklif sunulmuş, Türkçe bir meal, Türkçe bir tefsir ve Hadis Külliyatından, Buharî’nin Tecridi’nin tercüme ve şerhi’nin hazırlatılması için, Meclis’ten bir tahsisat çıkartılmıştı. Meal, Tefsir ve Hadis Külliyatı tercüme ve şerh edimmesini devrin, Diyanet İşleri Reisi Muavini ve Müşavere Hey’eti Azası, Merhum, Ahmed Hamdi Akseki deruhte etmişti.

Merhum, Ahmed Hamdi Akseki,........

© Önce Vatan