Bazıları; zâtında doğru, muktezayı hâle göre yanlış hükümlerle; yapılması gerekeni yapmıyor, üstelik bunda kendini haklı buluyor! Evet Şeytan ve Nefis insanı doğru yoldan saptırmak için, görünüşte doğru sanılabilecek, öyle mantıkî telkinâtta bulunuyorlar ki; iyice düşünülmediği takdirde, o sözlere inanmamak ve onlara kapılıp aldanmamak hiç de kolay değil.
Meselâ, namaz kılmak isteyene yaklaşarak; “Allah’ın huzurunda akıl, hayal ve fikrinden menfî / olumsuz neler neler gelip geçiyor! Bunlar zihninde dolaşıp dururken, Allah’ın huzuruna nasıl çıkar, karşısında kullukta bulunmaya nasıl cesaret edersin? Allah’ın huzuruna ancak tertemiz bir kalple çıkmalısın. Önce kalbini arıt, temizle. Sonra huzurunda namaza dur.”
Gerçekten namaza duran herkesin hayalinden; ipe sapa gelmez neler geçmez ki! Bu durumda namaz kılamayacağına göre, “En iyisi böyle kılmaktansa, namazdan el çekmek en doğru hareket olsa gerek!” diyerek, seccadeden geri çekilir. Namaz kılmaktan vazgeçer! Zaten Şeytan’ın istediği de budur.
Halbuki, insan biraz düşünse, Allah’ın huzuruna çıkan hiç kimse, zihin ve hayalinden geçen menfî ve hoş olmayan bu çeşit duygu ve düşüncelerden uzak kalamaz! Bunlara mâni de olamaz!
Bu durumda bilmeli ki; kul iradî, kendi isteği dışında ve kendisine rağmen; akıl, fikir ve hayalinden geçen; asla kabul etmesi mümkün olmayan, bu çeşit........