KÂİNATA  BAKIŞ  TARZI

Cenabı Hakk’ın masivasına / Kendisinden başka bütün mahlûkatına / yarattığı tüm varlıklara,

Yani kâinata, mâna-i harfiyle ve O’nun, yani Allah’ın hesabına bakmak gerekir.

Mâna-i ismiyle, yani sebepler adına bakmak hatâdır.

Çünkü, her şeyin iki ciheti var. Bir ciheti / yönü Hakk’a bakar.

Diğer tarafı da, mahlûkata / yaratılmışlara bakar.

Halka / mahlûkata bakan cihet, Hakk’a bakan cihete tenteneli bir perde veya

Şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakk’a bakan dayanak noktasını gösterecek,

Bir perde gibi olmalı.

Bu durumda, nimete bakıldığı zaman Mün’im / Nimeti Veren,

San’ata bakıldığı zaman Sâni / San’atla yaratan,

Sebeplere nazar edildiği vakit;

Müessir-i Hakikî / Gerçek Tesir Edici olan Allah, zihne ve fikre gelmeli.

Hiçbir şey, bir zerre / bir molekül ve atom bile mâna-i ismiyle,

Yani bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan mânası ile mastar / kaynak olamaz.

Fakat, bir zerre, mâna-i harfiyle yani o şeyin kendisini değil de,

Sanatkârını, ustasını ve sahibini bilip tanıtan mânasıyla;

Sema ve göğün yıldızlarının göründüğü yer ve mekân olur.

Gaflet ile o zerreye mastar / kaynak........

© Önce Vatan