Kardeş olan insanların birbiri üstündeki haklarından biri de, nasihat ve öğüt isteme hakkıdır. Bu hak, tabiî ve çok doğal bir haktır. Çünkü insan, yaratılıştan medenîdir. Yâni birbirine muhtaçtır. Toplu yaşamak zorundadır. Birbirlerinden her konuda yararlanmak en doğal haklarıdır.
Öyleyse Hakk’ı bilmekte, Hakk’ı bulmakta ve Hakk için neler yapmak gerektiğini öğrenmekte birbirlerine başvurmaktan asla çekinmemeleri gerekir. Üstelik, Hakk’ı öğrenmek hususunda başkalarına muhtaç olmak bizi utandırmamalı. Bunu bir izzeti nefis meselesi yapmamalı. Çünkü öğrenme konusunda, her şeyimizi ayaklar altına almaktan çekinmemeliyiz. Öğrenmenin önemi karşısında, başka her şey değerini kaybeder.
Nitekim büyük bir âlime sorarlar: “İlminizi neye borçlusunuz?” Hiç çekinmeden cevap verir: “İlmimi der, bilenlerin peşini asla bırakmaz oluşuma borçluyum. İlmimi, onların her türlü nazına katlanmaya borçluyum.” Yâni demek ister ki, ne yaparlarsa yapsınlar, bilginlerin peşinden hiç ayrılmamak lâzım. İlim için, gerekirse haysiyet, şeref ve izzeti ayaklar altına almaktan kat’a çekinmemek icabeder.
İlim konusunda bütün bunlara katlanmaya, büyükler zaten cevaz vermişler, câiz görmüşler. Bu hususta her türlü eza ve cefa çekmeyi doğru bulmuşlardır. Nitekim: “Hikmet, ilim ve fen mü’minin kaybolmuş malıdır. Nerede, kimde ve ne zaman olursa olsun, onu hemen almalıdır.” meal ve........