Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır...
Durur edvâr-ı müstakbel gibi karşında hep hâzır.
(Ebedî dönüş yeri olan Âhiretin, var oluşunun başlangıcı ve şu andaki hâlin; üç bilinmez bir
Muammâ ve bir sırdır.
Aslında hepsi de, gelecek devirler gibi, karşında hâzır vaziyettedir.)
Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,
Hakîkatten velev bir şemme duymazsan oturmazsın.
(Bu meçhul bilmeceleri anlamak için, koşup durursun.
Hakîkatten velev ki, bir kokucuk olsun almadan oturmazsın.)
Serair perde-pûş-i zulmet olsun varsın isterse...
Düşürmez düştüğün yeldâ-yı hirman rûhunu ye’se.
(İsterse sırlar; karanlığı örtücü olsun;
Düştüğün mahrumiyet gecesi, ruhunu ümitsizliğe........