“Oyuncak dükkanındaki tüm hayvanlar çok şaşkındı. Ayıcık’ın başaramayacağını düşünüyorlardı. Ayıcık gülümseyerek arkadaşlarına baktı.
‘Ben başaracağıma emindim. Çünkü kendime inanıyordum. Biliyorum hepinizden farklıyım ama farklılıklarımı çok seviyorum. Onca tavşan, onca kaplumbağa, var oyuncakçıda. Lütfen bakın sizlerde kendinize aynada. Kulaklarımız, burnumuz, gözlerimiz benzese de benzemez değil mi, isteklerimiz, huylarımız, yeteneklerimiz, sevdiğimiz, sevmediğimiz birbirine. Çünkü senden, benden dünyada sadece bir tane. Anlayın artık, birbirimizden farklı olduğumuz için değerliyiz, özeliz. ‘ dedi. Galiba ayıcık haklıydı. Bizleri özel yapan farklılıklarımızdı. “
Yazıma Üçgen Yayıncılık’tan çıkan “Özgüven Ne Demek Ayıcık?“ isimli hikayemden alıntıyla başlamak istedim. Çünkü birkaç ay önce yazmaya başladığım çocuk kitaplarını sonunda tamamladım. Son düzenlemeleri de yaptıktan sonra karşısına geçip eskiden annemin kolalayıp serdiği dantellerine baktığı gibi baktım. Motifler gibi her cümlenin bir amacı her kelimenin bir mesajı vardı miniklere. Ve hepsi yerli yerindeydi motiflerin, çocuklara koşmak için can atıyordu kahramanları hikâyelerimin.
Elma şekerinden koca bir ısırık almış çocuk kadar mutluydum. Damağımda tanıdık pembemsi bir tat ve yüzüme yapışıp kalan koca bir gülümseme. Bitirmiş olmak değil bana bu hissi veren. Eğlenceli karakterler ile faydalı olabileceğini........