Sille, Karabuğa Dağları ile Küçük Gevele (Takkeli Dağ) arasında Sille Çayı'nın açtığı vadide yer alır. Güneydoğusundan Yazır Fayı geçen yerleşimin denizden yüksekliği 1115 metredir. Akarsulara yarılmış plato yüzeyinde bulunan Sille'nin çevresinde Küçük Gevale (1643 m), Büyük Gevale (1709 m), Kaynaka Tepe yer alır. Sille Çayı'nın Konya Ovasına ulaştığı noktada birikinti konisi bulunur.

Sille Çayı; K-G doğrultusunda Sille'yi ikiye böler. Çay düzensiz rejime sahiptir. Üzerine sulama ve taşkın koruma amaçlı Sille Barajı inşa edilmiştir. Çevrede kaynak suları bulunur: Şükran Pınarı, Güllü Pınarı, Manastır Pınarı, Tünel Pınarı, Çandıra Pınarı.

Bitki örtüsü; dağlık alanda çam ve meşe ormanları, vadide kavak, söğüt ağaçları ve antropojen bozkır hakimdir.

Arkeolojik verilere göre bölgede yerleşimin tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Yerleşimin isminin kökeni konusunda çeşitli açıklamalar vardır. İlki Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)' den geldiğidir. Yine 'Silenos', kaynayıp, coşarak köpürüp akan su kelimesinden türediği de kabul gören bir açıklamadır.

Türkler arasında İslam’dan önce Asya menşeli dinler yayılma gayreti içerisine girmişse de, bütün Türk boyları tarafından kabul edilen bir inanç haline dönüşmemişlerdir. Yahudilik ve Hristiyanlık da Türkler arasında yayılmaya çalışmış olan dinlerden olmuştur. Hristiyanlık özellikle Nesturi Misyonerler aracılığı ile daha ilk dönemlerden itibaren Orta Asya’da yayılma gayretleri içerisine girmiştir.


Ticari aktiviteler için bu bölgeye gelen Nesturi misyonerler aracılığı ile münferit Türk boyları arasında bu din yayılma göstermiş, Semerkant gibi bazı önemli ticaret merkezlerinde kilise ve manastırlar açılmıştır. Hristiyanlığın Türkler arasında yayılmasında iki önemli etken rol oynamıştır. Bizans İmparatorluğu ve Rus Çarlığı ve bu iki devletin bağlı bulundukları kiliseler. Karadeniz’in üst taraflarından Balkanlara gelerek burada devlet kuran Türk Boylarının çoğu Bizans’ın baskıları sonucunda Hristiyanlığı kabul ederek tarih sahnesinden çekilmişlerdir.


Rus Çarlığının baskıları sonucunda Hristiyanlaşan Türk Boyları ise varlığını günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Bunda belki de yapılan baskılara yüzyıllar boyunca direniş göstermelerinin de etkisi olmuştur. Günümüzde Gagauzlar, Çuvaşlar, Yakutlar, Karamanlılar ve Hakaslar Hristiyan Türk boyları olarak varlıklarını, gelenek ve dillerini günümüze taşıyabilmişlerdir. Bunların dışında Dolganlar, Karagaslar’da Hristiyanlığı kabul etmiş Türk boyları ile Altay ve Teleüt boyları arasında da bu dini benimseyenlerin varlığı bilinmektedir

Roma ve Bizans döneminde, Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olmuştur. Hristiyanlığın ilk yıllarında havarîlerden Aziz Paul ve arkadaşlarının Konya’ya geldikleri, dinlerini yaymaya çalıştıkları, baskılar karşısında da Sille civarındaki dağlara çekildikleri bilinmektedir. Dünyanın en eski ve en büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır ("Hagios Khariton Manastırı", "Deyr-i Eflâtun") burada olup yaklaşık 800 yıl kesintisiz hizmet vermiştir. Ak Manastır Konya'da yaşayan Mevlevi dervişlerince de ziyaret edilmiş ve bahçesinde küçük bir de mescit yaptırılmıştır. Karamanlı Ortodoksların mübadele öncesi yaşadığı yerleşimdir

Selçuklu döneminde olduğu gibi Osmanlılar devrinde de tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmemiştir. Osmanlı kaynaklarında Sudirhemi nahiyesine bağlı Sille karyesi ve sonrasında nahiye merkezi oldu. 1907 tarihli kayıtlara göre Silleʹnin 13 mahallesinde Müslüman ve Gayrimüslümler birlikte yaşarken, Karataş ve Ak mahallede yalnız Müslüman, Kilise-i Kebir mahallesinde ise yalnızca Hristiyan topluluk yaşamaktaydı. Cumhuriyet öncesinde nüfusu 18.000'e ulaşmıştır. Yerleşimde 1924 nüfus mübadelesine kadar Hristiyan çoğunluk oturmaktaydı. Macar gezgin Bela Horvarth 1913 yılında Anadolu'ya yaptığı gezisinde tuttuğu notlarda o yıllarda Sille'de 60 adet kilisenin ayakta olduğunu yazmıştır.

Köyde yumuşak volkanik kayalara oyulmuş pek çok küçük kilise, Osmanlı mezar taşları ve günümüze kadar gelebilmiş Archangelos Michael kilisesi ziyaret edilebilir. Kilise, ilk Hristiyan Bizans imparatoru Konstantin'in annesi Helena (Ayia Eleni) tarafından Michael Archangelos adına M.S 327'de inşa ettirilmiştir.

1923 yılında yaşanan mübadele esnasında buradaki Hristiyan inancına sahip nüfus Yunanistan'a gönderilirken, Sille'ye de Kozana ve Florina bölgelerinden Müslüman nüfus getirilmiştir.


Özgün yapısı son yıllarda zarar görse de günümüzde köy ve çevresi SİT alanı olarak kabul edilip koruma altındadır.

yüzyıl öncesine kadar Anadolu’da birçok Hristiyan Türk bulmak mümkündü. Osmanlı döneminde Karamanlılar, Rum Ortodoks patriğine tabi tutuluyorlardı. Bunun en önemli sebebi Osmanlı döneminde millet ayrımının etnik kökenden çok dini kimliğe göre yapılmış olmasıdır. Ortodoks olup grekçe alfabesini kullandıkları için 1923 mübadele döneinde yaklaşık 193.000 Karamanlı, Rum sayılarak zorunlu nüfus değişimine tabi tutulmuşlardır! Büyük bir bölümü Rumca bilmeyen Karamanlılar, Yunanistan’daki yaşama uyum sağlamakta çok zorluklar çekmişlerdir.

Osmanlı döneminde ve günümüzde ise Hristiyan Türklerin çoğu sonradan Hristiyanlığı seçmiş olan Türklerden oluşmaktadır. Hristiyan azizleri veya din şehitleri olarak tarihte yerlerini bile almışlardır! Bugün sayıları binleri geçmesede, Hristiyan Türkler geleneksel Hristiyan cemaatleri (Ermeniler, Süryaniler, Rum Ortodokslar vs.) tarafından etnik kökenlerinden ötürü zor veya tereddütle kabul görürken, Türk kamuoyu ve toplumu tarafından yaptıkları dini seçim yüzünden adeta hor görülmektedirler. Fakat, işin aslına dönecek olursak, Türklük ve Hristiyanlık birbirine zıt kavramlar değildir. Biri (Türklük) etnik köken belirten bir kavram iken diğeri ise (Hristiyanlık) bir kulun Allah ile arasında olan belirli bir inanç sistemini tanımlayan terimdir

Hristiyan Türklerin hikayeleri elemler ve zulümler ile doludur. Ama çoğu Mesih’e bağladığı sevgi ve umut sayesinde zulümlerini cesaretle göğüslemiş ve olümün çehresinde ilahi bir sevinç tadabilmişler. İncil (Matta) ya göre ““Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler.” İfade edilmektedir.

Aya elana Kilisesi Subaşı Mahallesinde yer almaktadır. Halk arasında Büyük Kilise olarak bilinmektedir. Kilisenin ilk inşası 327 yılında imparator Konstantin dönemindedir. Konstantin’in annesi Helena hac için Kudüs’e giderken Konya’ya uğramış, bölgede bulunan ilk Hristiyanlık devirlerine ait, kayalara oyulmuş meskenleri görmüş ve bunun üzerine Sille’de büyük bir mabet yaptırmaya karar vermiştir. Kilisenin ilk yapımı ile ilgili günümüze intikal eden bir kitabe veya belge bulunmamaktadır.

Selçuklu Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan kilise müze olarak ziyarete açılmıştır. Kilisenin giriş kapısı üzerinde Rum harflerinin kullanıldığı 1833 tarihli Türkçe kitabe yer almaktadır. Kitabede; “327 tarihinde bu kilisemizi Aya Elena, Mihail Arhankolos ismine kurdu temeli, hâlen kilisemizin üçüncü tamiri şevketlü Sultan Mahmud Efendimiz ihsân eyledi emri, Epitropos Sarraf Hacı İliya oldu tekmil nâzırı, Mihail Arhankolos’un şefâati ile Hak Teâlâ imdat edenlere ve zahmet çekenlere verecek emri. 18 Şubat 1833” yazılıdır. Bu kitabenin yukarısında yer alan ikinci kitabe sıva üzerine yazılmıştır. Kitabenin yazıları silinmiş, bir kısmı günümüze kalmıştır.

Üç satırlık kitabede; “İşbu kilisenin dördüncü tamiratı Sultan Mecid Efendimiz Hazretleri zamanında umum Hristiyanların gayreti ile olmuştur.” yazılıdır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki bu kitabelerden anlaşıldığına göre kilisede zaman içinde tamiratlar yapılmıştır. Günümüzdeki kilise, 1880 yılında büyük onarımlar görmüş; Konya Şeriyye Sicil Defterlerindeki kayıtlara göre orijinal temelleri üzerinde yeniden yaptırılmıştır. Kilise, Yunan Haçı planına sahiptir. Ana mekânda dört fil ayağı üzerinde yer alan büyük kubbesi bulunmaktadır. Kubbenin etrafında beşik tonozlarla örtülü haç kolları uzanmaktadır. Doğu yönde yarım daire biçiminde yapılmış apsis yer almakta, Kilisenin batısında narteksi bulunmaktadır.

Ana girişi orijinalde batı yönünde iken daha sonraları burası kapatılmış, giriş güney yöne alınmıştır. Kilisenin duvar yüzlerinde ve pencere alınlıklarında Roma devrine ait devşirme malzemeler kullanılmıştır. Kilisenin iç mekânında kubbede, kasnakta, fil ayaklarında ve yan galerilerin duvarlarında freskler bulunmaktadır. Kubbedeki fresklerin arasında yer alan 1880 tarihi fresklerin yapım tarihini göstermektedir.

Giriş kapısının içten kemer alınlığında, pencere alınlıklarında alçıdan yapılmış üzerleri yaldızlı rokoko süslemeler vardır. Kubbede Hz. İsa, İmparator Konstantin, annesi Helena ile birlikte aziz figürleri, pandantiflerde deri üzerine yapılmış dört İncil yazarının resimleri ile duvarlar üzerinde havarîler, Meryem, çocuk İsa’nın vaftiz sahnesi, Cennetten kovuluş sahnesi ile aziz figürleri yer almaktadır. Apsisin önündeki bema kısmında ahşap kafes bulunmaktadır. Kafesin üzerleri alçı çekildikten sonra kırmızı, sarı renklerin hâkim olduğu yaldızlı bitkisel süslemelerle bezenmiştir.

Kilisede bulunan kürsü ile ahşap dolap yaldızlı bitkisel süslemelere sahiptir. Kilise, dıştan sade görünümüne rağmen içte fresk ve ahşap süslemeler ile bezenmiş durumdadır. Aya Elena Kilisesi, I. Dünya Savaşı sırasında askerî sıhhiye ve mühimmat deposu olarak kullanılmıştır. Burada bir Alman doktorun idaresinde sanatkar silleli ustalarla yaralılara protez el, kol, bacak ve ayaklar yapılmıştır.

Kilisenin günümüzdeki bahçe kapısı bu dönemde açılmıştır. Sille Aya Elena Kilisesi, orijinalinde erken Hristiyanlık döneminde yapılmış olmasının yanı sıra giriş kapısının üzerinde bulunan Rum harfleri ile yazılmış Türkçe kitabeye sahip oluşuyla önem kazanmıştır. 1998-2002 yılları arasında üst örtüsünde onarım çalışması yapılmış, ana kubbenin üzerinde yer alan kasnağın eriyen taşları değiştirilmiş ve yan galerilerin üst örtüsü komple yenilenmiştir.

QOSHE - BEŞBİN YILLIK TARİHİ ANTİK KENT KONYA SİLLE - İbrahim Güray Aytekin
menu_open
Columnists . News Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BEŞBİN YILLIK TARİHİ ANTİK KENT KONYA SİLLE

18 0 1
30.10.2022

Sille, Karabuğa Dağları ile Küçük Gevele (Takkeli Dağ) arasında Sille Çayı'nın açtığı vadide yer alır. Güneydoğusundan Yazır Fayı geçen yerleşimin denizden yüksekliği 1115 metredir. Akarsulara yarılmış plato yüzeyinde bulunan Sille'nin çevresinde Küçük Gevale (1643 m), Büyük Gevale (1709 m), Kaynaka Tepe yer alır. Sille Çayı'nın Konya Ovasına ulaştığı noktada birikinti konisi bulunur.

Sille Çayı; K-G doğrultusunda Sille'yi ikiye böler. Çay düzensiz rejime sahiptir. Üzerine sulama ve taşkın koruma amaçlı Sille Barajı inşa edilmiştir. Çevrede kaynak suları bulunur: Şükran Pınarı, Güllü Pınarı, Manastır Pınarı, Tünel Pınarı, Çandıra Pınarı.

Bitki örtüsü; dağlık alanda çam ve meşe ormanları, vadide kavak, söğüt ağaçları ve antropojen bozkır hakimdir.

Arkeolojik verilere göre bölgede yerleşimin tarihi Neolitik Çağ'a kadar uzanmaktadır. Yerleşimin isminin kökeni konusunda çeşitli açıklamalar vardır. İlki Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)' den geldiğidir. Yine 'Silenos', kaynayıp, coşarak köpürüp akan su kelimesinden türediği de kabul gören bir açıklamadır.

Türkler arasında İslam’dan önce Asya menşeli dinler yayılma gayreti içerisine girmişse de, bütün Türk boyları tarafından kabul edilen bir inanç haline dönüşmemişlerdir. Yahudilik ve Hristiyanlık da Türkler arasında yayılmaya çalışmış olan dinlerden olmuştur. Hristiyanlık özellikle Nesturi Misyonerler aracılığı ile daha ilk dönemlerden itibaren Orta Asya’da yayılma gayretleri içerisine girmiştir.


Ticari aktiviteler için bu bölgeye gelen Nesturi misyonerler aracılığı ile münferit Türk boyları arasında bu din yayılma göstermiş, Semerkant gibi bazı önemli ticaret merkezlerinde kilise ve manastırlar açılmıştır. Hristiyanlığın Türkler arasında yayılmasında iki önemli etken rol oynamıştır. Bizans İmparatorluğu ve Rus Çarlığı ve bu iki devletin bağlı bulundukları kiliseler. Karadeniz’in üst taraflarından Balkanlara gelerek burada devlet kuran Türk Boylarının çoğu Bizans’ın baskıları sonucunda Hristiyanlığı kabul ederek tarih sahnesinden çekilmişlerdir.


Rus Çarlığının baskıları sonucunda Hristiyanlaşan Türk Boyları ise varlığını günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Bunda belki de yapılan baskılara yüzyıllar boyunca direniş göstermelerinin de etkisi olmuştur. Günümüzde Gagauzlar, Çuvaşlar, Yakutlar, Karamanlılar ve Hakaslar Hristiyan Türk boyları olarak varlıklarını, gelenek ve dillerini günümüze taşıyabilmişlerdir. Bunların dışında Dolganlar, Karagaslar’da Hristiyanlığı kabul etmiş Türk boyları ile Altay ve Teleüt boyları arasında da bu dini benimseyenlerin varlığı bilinmektedir

Roma ve Bizans döneminde, Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olmuştur. Hristiyanlığın ilk yıllarında havarîlerden Aziz Paul ve arkadaşlarının Konya’ya geldikleri, dinlerini yaymaya çalıştıkları, baskılar karşısında da Sille civarındaki dağlara çekildikleri bilinmektedir. Dünyanın en eski ve en büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır ("Hagios Khariton Manastırı", "Deyr-i Eflâtun") burada olup yaklaşık 800 yıl kesintisiz hizmet vermiştir. Ak Manastır Konya'da yaşayan Mevlevi dervişlerince de ziyaret edilmiş ve bahçesinde küçük bir de mescit yaptırılmıştır. Karamanlı Ortodoksların mübadele öncesi yaşadığı yerleşimdir

Selçuklu döneminde........

© Önce Vatan


Get it on Google Play