CANİLİK İLE CEHALET KOL KOLA GEZERLER

Özellikle feci şekilde artan çocuk cinayetleri sonucunda kısasa kısas tarzında idamım bir ceza unsuru olarak tekrar uygulamaya konulmasını isteyenler var. İlk tepki olarak "Asın gitsin!" asın duygusu önce çıksa da çözüm olamayacağının farkındalığı insanın beyin kıvrımlarının arasından kendine yol bulup hiddet ve şiddet duygularına gem vuruyor.

Bir kere, suça meyilli insanı idam cezası durduramaz. İdam cezası ise geri dönülmez bir cezadır, misal Deniz Gezmiş, Adnan Menderes.

İşin siyasi boyutuna girmek istemiyorum lakin, "İdam geri gelsin, en azından çocuk katilleri için" diyenlerin gözlerinin önünden gitmeyen nice çocukların fotoğrafları var. Her ölüm erkendir ancak bir de çocuk ölümleri.

Hele de p minicik bedenlerin işkenceyle, tecavüzle öldürülmesi.

"Aynısı ona yapılsın!" istiyor insan ilk etapta.

Sonra akıl devreye giriyor, as, as nereye kadar?

Üstelik de idam sınırlı olarak gelse de biliyoruz ki genişler ve bu öyle tehlikelidir ki uydurma suçlarla hücrelere tıkılıp da ikişer kere ağır müebbet cezası alanların var olduğu bir ülkede resmen saatli bombadır.

Toplumsal anlamda ilk odaklanacağımız konu öncelikle bir toplumun nasıl bu kadar çürümüş ve suça meyilli olmasıdır.

Cezalar yetersiz derken, evet, tecavüzcülere, hırsızlara, arsızlara karşı yetersiz ama özgürlük, düşünce, ifade konularında ise oldukça cömerttir.

Demek ki bir denge problemi var!

Bir algı eksikliği, mantık örgüsü bozukluğu.

Durum böyleyken "İdam" diye çığırtmanın da bir anlamı yok bence.

Peki ama çocuklarımız öldürülsün mü? Tecavüz edilip bir kenara atılsın mı?

Kaybolup da tecavüze........

© Önce Vatan