Sarı Odalar

Fatma Bircan ile Sanat , Resim ve Çalışmalarına Dair

Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz ?

Merhaba, ben Fatma Bircan, İstanbul’da doğdum ve yaşıyorum. Çocukluğumdan beri sanata bilhassa renklere ve onların büyülü dünyası ve ifadesi olan resme tutku duyuyordum. Eğitim hayatımın tümü İstanbul’da geçti, sanat eğitimine yönelik büyük bir istekle Yeditepe Üniversitesinde güzel sanatlar, resim ve moda tekstil tasarımı alanlarında eğitim aldım.

Mesleğinize ilk adımı nasıl attınız?

Sanat yolculuğumda, en başta moda alanında da deneyim sahibi oldum. Moda dergilerinde styling ve moda editörlüğü yaptım. Yine de gönlüm sanatta olduğu için kendi atölyemi kurdum ve burada eserlerimi üretmeye başladım. Moda dünyasındaki deneyimim, resimlerimde bana has bir estetiğin bulunmasına katkı sağladı. Aynı zamanda ilham aldığım ve ben daha küçük yaşlardayken beni cezbeden evrenin sonsuzluğu ve gezegenlerin varlığı benim sanat üslubumu belirledi. Böylece “meslek” diye tanımladığınız sanata adım atmış oldum.

Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkanınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Kendimi geliştirdikçe değişim kaçınılmaz oluyor. Bu yüzden net bir şey söyleyemiyorum.

Medya ile aranız nasıl? Televizyon, internet, gazete, dergi gibi iletişim araçlarından ne şekilde faydalanıyorsunuz? Sosyal medya ile aranız nasıl?

İnterneti ve sosyal medyayı çok sık kullanıyorum. Televizyon ve gazeteyi tercih etmiyorum. Sosyal medyayı hem iletişim hem gündemi takip etmek hem de ilgi alanlarımı beslemek için kullanıyorum.

Mesleki çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?

Beni en çok gezegenler ve evrenin sonsuzluğu etkilediği için tablolarımı yuvarlak formda tercih ediyorum. Evren ve onun içindeki her şeyin bir tür dengede olduğunu ve dolayısıyla bunun bize “hayal gücünün sınırsızlığı” farklı yönlerini ve anlamlarını göstermeyi hedefliyorum. Genellikle renkleri ve geometrik şekilleri kullanarak bir kavramın yaşattığı duyguyla arasındaki ilişkiyi betimliyorum. Kullandığım yöntemler sezgisel olanla maddi olan arasındaki ilişkiyi soyutlama yoluyla gösterebilmek için varlar. Zaten anlatılabilir bir şeyi kavram olarak tercih etmiyorum. Herkes için başka anlamı olan kavramlardaki ortaklığı işaret etmeye çabalıyorum.

Son çalışmanızı bize anlatır mısınız ?

Son sergimin başlığı “İmgeler”. Serginin ana teması, imgelerin renkler, geometrik şekiller aracılığıyla hissedilmesi ve üzerine düşünülmesi üzerinedir. Bu konuyu ele alırken soyut sanatın köklerine dönmeye çabaladım. Geometrik şekiller ve renkler, soyut sanatın temel taşlarıdır. Bu temel taşları kullanarak imgelerin gücünü ortaya çıkarmayı istedim. Geometrik şekiller, izleyicinin dikkatini çeker ve her bir şekil, farklı bir duygu veya düşünceyi temsil edebilir. Kareler, düzen ve dengeyi simgelerken, daireler sürekliği ve sonsuzluğu ifade eder. Üçgenler ise dönüşümü ve hareketi sembolize eder. Renkler, eserlerimdeki imgelerin ruhunu belirler. Her bir renk, duygusal bir yük taşır ve izleyicinin imgelere farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasını sağlar. Sıcak renkler, tutku ve enerjiyi temsil ederken, soğuk renkler dinginlik ve huzuru ifade eder. Bu renklerin gücünü kullanarak izleyicinin farklı imgeleri hissetmesini arzuladım. Sanatımda genellikle kullandığım ve benim “2.5 boyutlu” diye nitelediğim eserlerim dışında “Love Series” alt başlığında 3 boyutlu epoksi çalışmalarımla imgeler arasında hepimizi oldukça ilgilendiren ve belki de en farklı hislere ve düşüncelere sahip olduğumuz hoşlantıyı, sevgiyi ve aşkı “İmgeler” dünyasında özel bir yere konumlandırmaya uğraştım.

Mesleğinizin sizce stresli yanları var mı neler ?

Eğer stres kendimi bir şekilde sanat sebebiyle tehdit altında hissetmemse, hayır stresli bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Renklerle bir aradayken, barışın ve dengenin dünyasındayken, tutkuyla sevdiğim bir etkinlik yaparken kendimi güvende hissediyorum.

Dijitalleşme hemen hemen her mesleği etkiliyor. Dijitalleşmenin sizin mesleğinize etkisi ne ölçüde nasıl yorumluyorsunuz ?

Sanat, düşüncemizde başlayıp, malzemeler edinmekle devam edip, bu malzemelerin özel bir şekilde ve yöntemle bir araya getirilmesiyle süren, nihayet sergilenen uzun ve keyifli bir yoldur. Her aşamada dijitalleşme etkide bulunduğu için, yani hem düşüncelerimizi dijitalleşme değiştirdiği için hem yeni malzemeler sağladığı için hem yeni yöntemlere sahip olmamıza yol açtığı için hem de yeni sergi imkanları verdiği ve meraklılara ulaşmayı kolaylaştırdığı için büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum.

Dijitalleşmeyi mesleğiniz açısından nasıl yorumlarsınız ?

Yeni imkanlar nasıl kullanıldığına göre sonucu değiştirir. Bu yüzden buna iyi veya kötü biçiminde bir yargıda bulunamam. Kişilerin nasıl kullandığına göre her şey her iki türlü de yorumlanabilir.

Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Boş zamanlarımla film izlerim. Eğer bu mesleği seçmeseydim sinema ile ilgili bir iş yapabilirdim. Film izlerken asla dikkatimin dağılmasına izin vermem ve hem görsel anlatım tarzını hem de verdiği mesajı dikkatle anlamaya çalışırım.

Hayatımın Kitabı/Filmi diyebileceğiniz bir kitap/film var mı?

Okumaktan keyif aldığım bir kitap “Pulp, Charles Bukowski”nin ve izlemekten keyif aldığım film “Big Fish” ayrıca Tim burton’un tüm filmleri bana ilham vermiştir.

Son bölümde Her İnsan Bir Dünya Kısa sorular kısa cevaplar Bölümü :

En sevdiğiniz kitap: Pulp, Charles Bukowski

En sevdiğiniz şarkı: Cocoon comets.

En önemli icat sizce nedir: Boya.

En çok gülümseten şey nedir: Absürt komedi filmleri.

Keşke yapmasaydım dediğiniz bir şey var mı ?: İllaki vardır. Ama bunu düşünecek kadar önemsemiyorum.

En çok etkilendiğiniz yazar:Friedrich Nietzsche

Sizi en iyi tanımlayan kelime ?: Pozitif.

Bu zamana kadar unutamadığınız mesleki deneyiminiz anınız oldu mu?:İ Hayatımın bir döneminde kimsesiz çocuklara resim eğitimi vermiştim. Ve benimle ilk tanıştıklarında, bana karşı çok ön yargılılardı. İsimlerini bile söylemek istemeyen çocuklar vardı. Aradan birkaç gün geçtikten sonra bana inanılmaz yakın davrandılar. Onların sevgiye olan hasretleri beni çok duygulandırmıştı. Bazıları bana anne demek istediğini söylemişti. Kimisi........

© Önce Vatan