Sayın Tatar daha önce bu konuda verdiği bir demeçte “Guterres’in iki hafta önce Brüksel’de AB Devlet Başkanlarıyla görüşmeleri kapsamında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulis ile de bir araya gelmesi üzerine kendilerinin de görüşme talebinde bulunduğunu ve bunun eşitlik prensibi uyarınca gerekli olduğunu BM’ye ilettiklerini” belirtmiş ve “bu talep üzerine ertesi sabah bana Brüksel’de bir görüşme randevusu verildi ancak oraya ulaşmam mümkün değildi, dolayısıyla ısrarımız üzerine bize 5 Nisan Cuma günü öğleden sonra BM Genel Merkezi’nde randevu verildi” demiştir.
BMGS Rum lider ile görüştü diye KKTC Cumhurbaşkanı’nın BMGS ile görüşmesi yoluyla Kıbrıs’taki iki taraf arasında gerçek anlamında bir “eşitlik” sağlanması mümkün değildir. Böyle düşünmek yanılgıdır.
Çünkü BMGS Brüksel’deki görüşmede Rum Lideri onun “Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” sıfatıyla muhatap almıştır.
Gerçekleşen buluşma hakkında BM tarafından yapılan açıklamanın Türkçe tercümesi aşağıdadır:
https://un.org/sg/en/content/sg/readout/2024-03-21/readout-of-the-secretary-generals-meeting-he-mr-nikos-christodoulides-president-of-the-republic-of-cyprus
“21 Mart 2024
Genel Sekreter'in Belçika'nın Brüksel kentindeki Avrupa Konseyi'ne katılımı sırasında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları Nikos Christodoulides ile yaptığı görüşmenin deşifresi:
Genel Sekreter Belçika'nın Brüksel kentindeki Avrupa Konseyi'ne katılımı sırasında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselânsları Nikos Christodoulides ile görüştü.
Kıbrıs meselesinin yanı sıra diğer bölgesel gelişmelere ilişkin görüş alışverişinde bulundular. Genel Sekreter, Gazze'ye çok ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılması için bir deniz koridorunun kurulmasını kolaylaştırmadaki kilit rolünden dolayı Kıbrıs'a teşekkür etti.”
Oysa 5 Nisan’da New York’ta gerçekleşecek buluşmada BMGS'nin Sayın Tatar’ı “her zaman yaptığı gibi “Kıbrıs Türk toplumunun Lideri” olarak muhatap alması ve Sekretarya tarafından yapılacak açıklamada da bu sıfatın kullanılması beklenir.
Rum Lider BMGS’nin görüşür. Çünkü Rum tarafı BMGS’nin “iyi niyet” görevinin temel amacı ve hedefi olan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temeli ve çatısı altındaki sözde bir federasyon çerçevesinde Ada’da “yeniden birleşmenin” (reunification) sağlanmasını; ondan sonraki aşamada da “osmosis” emelinin gerçekleşmesini istemektedir.
KKTC bu oyuna gelmemek için “egemen eşitlik temelinde iki devletli” çözüm hedefine yönelmiştir. Türkiye de bu yönelişi desteklemiştir.
Rum Lider BMGS ile görüşür. Çünkü BM Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) talimat alan BMGS KKTC’nin “federal çözüme” kapıyı kesin olarak kapatarak, iki bağımsız ve egemen devletin Ada’da yan yana varlığı gerçeğini esas alan çözüm hamlesinin önünü kesmek, hamlenin geri alınmasını sağlamak için çalışmaktadır.
BMGS’nin Kıbrıs konusuyla görevli Özel Temsilcisi mevcutken, içinde bulunduğumuz aşamada bir de siyasî hüviyetli “Şahsî Temsilci” (Personal Envoy) atamış olması aynı amaca matuftur. Bu atamayı Beşlerin hepsi desteklemiş bulunmaktadır.
Daha öce de çeşitli vesilelerle yazdım ve söyledim: KKTC’nin ve Türkiye’nin Kıbrıs politikamızda 2020’nin son çeyreğinde yöneldiği “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefinin ve buna dair söylemlerimizin, çağrılarımızın milletlerarası camiadaki muhataplarımız nezdinde inandırıcılık kazanması, onları lehimizde etkileyebilmesi için açıklanan politikanın söylemde kalmaması; eyleme dönüşmesi elbette gereklidir.
Bu politikanın eyleme dönüşmesi nasıl olur?
Öncelikle, KKTC’nin 1964’ten itibaren BM’de ve daha sonraki yıllarda Kıbrıs uyuşmazlığı ve bu uyuşmazlığın çözüm yöntemi ve şekli hakkında yapılmış olan Kıbrıs........