Meclisteki kavganın kodu: İlkesiz siyasetin derin çıkmazı

TBMM’deki bütçe görüşmelerini çoğunuz takip etmemiştir. Sadece söz dalaşı ya da kavga olunca meclis ilgi odağı oluyor!

Mesleğim gereği parti temsilcilerinin konuşmalarını aralıklarla takip ettim. Şunu gördüm: Politikacılar, mensubu olduğu partinin neyi temsil ettiğini bilmiyor!

Niye böyle?

Soğuk Savaş boyunca siyaset “biz ve onlar” netliği üzerinden yürütüldü. Sosyal adalet, sınıf, emek, anti-emperyalizm gibi kavramlar varoluşsal anlam taşıyordu.
Sovyetler Birliği çökünce ideolojiler önemsizleştirildi.

“Aşırılıklar tehlikelidir” söylemi norm haline geldi. Sağ ve sol partiler, aynı ekonomik reçeteleri/neoliberalizmi farklı kelimelerle anlatmaya başladı.

Siyasetin “nasıl daha iyi yönetiriz?” sorusu salt teknik yönteme odaklandı; siyaset, ideolojik karşıtlıklar üzerinden değil, teknokratik uzlaşmalar üzerinden yürütülmeye başlandı. Böylece partiler birbirine benzeşti, siyasal kavramlar içi boş sembollere dönüştü ve temsil krizi derinleşti.

Bir zamanlar eski kuşakların kendilerini feda ettikleri özgürlük, eşitlik, kardeşlik-dayanışma, halk egemenliği, emek gibi anlam yüklü kavramlar, toplu direnişler unutturuldu. Düşün dünyası, popülist enkaz oldu. Bu da sessiz ama yıkıcı bir küresel siyasi deprem yarattı.

Açayım:

İLKE DEĞİL TEPKİ SİYASETİ

Sadece bütçe görüşmeleri değil, genel olarak Türkiye’de politikacıları dinleyince şaşırıp kalıyorum. Siyaseti, parti programlarının anlamından koparıyorlar, ki bildiklerinden şüpheliyim…

Bu politikacılar, net dünya tasavvuru sunmuyor; günü kurtaran popülist pozisyonlar alıyor. İtibarıyla........

© OdaTV