Türkiye için birbirinden kötü iki seçenek: AKP'nin ABD hayali

Öncelikle altı çizilmesi gereken olgu Demokrat aday Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Donald Trump arasındaki Türkiye’ye yaklaşım farkının bizde sanılandan çok daha az olmasıdır.

Basit ve kaba teorilerin revaçta olduğu Türkiye’de iktidar medyasının gündeminde taraflardan hangisinin olumlu olduğu sorusu vardır. Oysa her ikisinin de değişik bakımlardan birbirinden olumsuz sonuçlara yol açabilecekleri görülüyor.

DEĞİŞİK VE BİRBİRİNDEN OLUMSUZ

Aslında son yıllarda iyice batağa sürüklenen Türk dış politikasında o kadar büyük yanlışlar yapıldı ki seçimi ister Harris ister Trump kazansın ABD ile ilişkiler AKP yönetimi açısından olumsuz olacak. Biden’ın giderayak Kıbrıs Rum Kesimi ile stratejik ilişkilerini en üst düzeye çıkarması, Halkbank davasının yeniden canlandırılması, ABD’nin Suriye’de Türkiye’yi hiç hesaba katmadan gerek İran milislerine gerek Sünni cihatçı teröristlere karşı giriştiği bir dizi operasyon bunun işaretleri.

AKP yanlısı kimi medya organları ise kurdukları hayallerde Trump’ı kendi siyasal çıkarları için iyi bir seçenek olarak değerlendiriyorlar. Güya Trump Suriye’den askerlerini çekecek ve onlar da Suriye’de yapılacak operasyonlardan AKP’nin reklamını yapmak için yararlanacaklar. Hayal bu!

Kendisinin defalarca tekrarladığı gibi Trump Amerikan siyasal elitinin tamamı gibi İsrail yanlısı olmakla kalmıyor aynı zamanda sıkı bir Netanyahu dostu. Netanyahu’nun ise Suriye’de güçlü bir Ankara nüfuzu istemeyeceğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Trump bu konuda Netanyahu ne derse onu yapacaktır. Hem parti politikası hem de Trump Şirketi olarak ABD’deki Netanyahu yanlısı sermaye gruplarıyla ilişkisi bunu gerektiriyor.

KUSHNER DEVREDE OLACAK

Ancak Trump’ın Ankara’ya karşı tavrını daha da olumsuz kılacak etkenler de var ve bunlar onun İsrail yandaşlığından çok daha önemli. Bu da damadı ve kızının Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleriyle olan ilişkilerinden kaynaklanıyor. Jared Kushner Suudi sermayesiyle güçlü ortaklıklar içinde ve bilindiği gibi Araplarla İsrail arasındaki İbrahim Anlaşmalarının mimarlarından biri.

Trump kazandığında baş danışmanının damat Jared Kushner olması bekleniyor. Geçen hafta Newsweek dergisinde de söz edildiği gibi şimdiden buna itirazlar var ve gerekçe olarak Suudilerle ilişkileri gösteriliyor. Suudilerle Mısır ve Sünni Arap ülkelerinin hemen hepsi ABD ve İsrail ile yakınlaşma içindeler. Bölgede yeni sıkıntılara yol açacağını düşündükleri İhvan çizgisindeki AKP politikalarına şiddetle karşılar.

Bu arada AKP yanlısı Türk medyasında Kaşıkçı cinayeti hakkında Suudilere, Prens Bin Salman’a ve Kushner’e yönelik suçlamaların olduğunu da unutmayalım. Bazı toplumlar balık hafızalı olabilir ama her toplum öyle değil. Trump seçilirse bölgeyi tamamen İbrahim İttifakı’nın ele geçirmesine çalışacak ve Ankara’ya adım attırmayacaktır. Trump, önceki hafta New York mitinginde yaptığı bir espriyle tavrını ve Ankara’ya yönelik duygularını ortaya koymuştur. Kentin Demokrat Belediye Başkanı Eric Adams’ın Türkiye’den rüşvet aldığı iddialarını gündeme getirerek “bir vejetaryenin hindi (Turkey) yediğine de ilk kez tanık oluyorum” demiştir.

İRAN VE YAN........

© OdaTV