Klasik bürokrat tavrı ‘Benim yerimde kim olsa aynısını yapardı’... Sıradanlaşmış kötülük

Bu klasik bürokrat tavrının benzerlerine çok rastlanır ama bu bahane elbette etik değildir, sahibini sorumluluktan ya da suçluluktan kurtarmaz. Nitekim Eichmann yargılanmış, mahkûm olmuş ve sonunda asılmıştır.

BÜROKRATIN SORUMLULUĞU

Devlet memurlarının modern dünyada insanlığa ve kendi toplumlarına karşı olan sorumlulukları günümüzün tartışma konularından biridir. Eichmann’ın soykırım suçu üzerinde geniş olarak durulmuştur, insanlığa karşı işlenen suçlardan biri olan soykırım İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra zaman aşımı kavramının da dışına çıkarılmış ve bu suçun faillerinin cezalandırılması Birleşmiş Milletler üyesi devletler için bir görev kılınmıştır. Ancak Eichmann’ın bürokrat olarak bir de Alman milletine ve devletine karşı da bir sorumluluğu bulunuyor, çünkü o Yahudilere karşı yaptıklarıyla içinde bulunduğu kuruma ve halkına da zarar vermiştir. Türkiye’de ve birçok coğrafyada ırkçılık ve ulus-devletle kasıtlı olarak karıştırılır, oysa ırkçılık ulus-devletin düşmanıdır. Tıpkı Pancermenizm’in Alman devletine karşı olması gibi.

Unutulmamalıdır ki Nazizm döneminde asker-sivil Alman devlet memurları Hitler’in çılgınlıklarına bir son vermek için değişik girişimlerde bulunmuşlardı. Oster Operasyonu, Kreisau teşkilatının çabaları, 20 Temmuz 1944 Walkyrie harekâtı bunlardan birkaçıdır. Eichmann ise bunların hiçbirine katılmadığı gibi sorumluluğu altında örgütlediği korkunç katliamlarla gerçek bir insan gibi düşünme kapasitesine sahip olmadığını göstermiştir, bu kapasiteye sahip olmadan bürokrat olarak görev yapmak suç mudur? Evet suçtur.

DÜŞÜNMEYEN BÜROKRAT

Düşünmek, Sokrates’in dediği gibi kişinin iç diyalogudur, kendisiyle konuşmasıdır, meslekleri onları buna teşvik etmese de asker-sivil bürokratlar da diğer insanlar gibi düşünmek zorundadırlar. Filozof Arendt, Nazi bürokratı Eichmann hakkındaki ünlü makalesinde Sokrates’in sözünü anımsatır: “Yanlış yapmaktansa haksız yere suçlanmak yeğdir.” Suç işleyenler bir suçluyla yani kendileriyle birlikte yaşamak zorundadırlar. Arendt, Eichmann’a büyük filozof Kant’ın ünlü sözünü küçük bir ek yaparak anımsatır. “ O şekilde davran ki yaptığın eylemden (niyetinden değil) çıkartılan ders senin tarafından yürürlüğe konulmuş bir genel yasa gibi olsun yani kendinin dahi öznesi olabileceğin bir yasa.” Bu bakımdan bir insanı meşru savunma dışında öldürmek bütün insanlığı öldürmektir.

Kant

Toplumun bir parçası olan insan hele kamusal bir iş yapıyorsa geniş bir bakış açısına sahip olmak zorundadır. Sokrates’in “diyalektik” yani karşı yaklaşımların çarpıştığı iç diyalogu işte budur. Ayrıca yine eski Yunan felsefesinden alınmış olan bir tabirle düşünme eylemi hemen önünde duranın söyledikleriyle yetinmemeyi ve hazır bulunmayanı da “yanına getirmeyi” gerektirir. Bu da insanın emir altında da olsa düşünürken sadece üstlerinin söylediğini değil hatta sadece yalnızca tek bir toplum kesiminin düşüncelerini de değil sorumluluk taşıdığı ülkedeki herkesin hatta insanlığın da tavrını dikkate alması demektir. İnsan olmak budur.

Eichmann gibi devlet memurları ise bu........

© OdaTV