Her müziğe “caz” denmesinin bir sonucu olarak festivallerde de her müzik caz çuvalına konulmaya başlandı. Çünkü biletlerin satılması gerekiyor. Festival organizasyonunu yapan kişiler ve kurumlar da bu doğrultuda bilet sattırma ihtimali olan sanatçılara yer veriyorlar. Bunun dışında doğaçlama yapılan tüm müziklere caz denmesi de büyük bir yanılgıyı içinde barındırıyor. Günümüzde bu nedenle “genre” yani türler birbirine girmiş durumda. Hal böyle olunca herkesin kafasında bir caz müziği oluştu. Caz olmayan birçok müziğe caz demek de moda haline geldi. Gerçek caz dinleyicileri ise caz festivallerinde caz müziğini büyüteçle arar hale geldiler. Bu durum sadece bizim ülkemizde mi böyle? Hayır, birçok ülkede özellikle son yıllarda caz festivallerinde caz ile alakası olmayan isimler boy göstermeye başladılar. Montreux Caz Festivali dahil olmak üzere… Montreux Caz Festivali böyle yapınca bizim festivaller de onun alaturka haline geldi.
KİME MÜZİK YAZARI DENİR?
Geçen zaman içinde bir de işin “müzik yazarı” boyutu oluştu. Ülkemizde geçmiş yıllarda birçok değerli müzik yazarı, müzik eleştirmeni hatta eskiden kullanılan tabiriyle müzik kritikçileri vardı. Son yıllarda ise eleştiri ya da kritik yerine övücü yazılar yazmak moda oldu. Türkiye’deki caz müziği piyasasında her şeyi güllük gülistanlık gösteren ve bu piyasada hiçbir sorun yokmuş gibi yazılan yazıları bazı caz müziği platformlarında bolca bulabilirsiniz. Elbette bu durumun bazı nedenleri var. O nedenler nelerdir diye soracak olursanız cevapları az çok belli. Bazı caz müzisyenleri ile samimiyet kurmak ve bu samimiyetten ötürü eleştirisel yazılar yazamamak bu nedenlerin en başında geliyor. Bu samimiyet bazen o müzisyenlerle birkaç kare fotoğraf çektirmek, bazen bedava bilet almak, bazen caz festivallerine ve festival öncesi kokteyllere davet edilip yine fotoğraf çektirmek üzerine kurulu. Eğer bazı şeyleri eleştirirseniz dışlanırsınız düşüncesinin hakim olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden iyi-kötü müzik........