TTB’ye bağlı Türkiye Psikiyatri Derneği “Meslek Etiği İlke ve Kuralları”nı yeniden oluşturuyor. Üyelerine bir taslak gönderip tartışmaya açmış. İlk okuyuşta insana “ne şahane doktorlarız” dedirten birçok genel doğru sıralanmış. Artık alıştığımız taktik. Aralara hekimleri siyasi – ideolojik anlamda kesin konum almaya zorlayan tuzak maddeler serpiştirilmiş. Tıp bilimi ve pratiğinin dışında kalması gereken belli çevrelerin sabit fikirleri yine uyulması zorunlu görüş ve kurallar olarak dayatılmış. “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği” diye son yıllarda uydurulan kavramı destekleyip bu doğrultuda tavır almak… Anadilde sağlık hizmeti hakkını savunmak… Her koşulda barışı savunmak (PKK’yı değil, sürekli Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlayarak), idama karşı olmak…
Gelen itirazlar üzerine Türk Tabipleri Birliği 9 Aralık’ta bir genelge yayımlayarak “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine” karşı “Yönerge”nin son kongrede oybirliği ile kabul edildiğini hatırlattı ve bu konuda taraf olunduğu belirtilerek aksi görüş bildirenler adeta paylandı!
Konuyla ilgili görüşüne başvurduğum Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi klinik şeflerinden Prof. Dr. Cem İlnem, taslak metinde “toplumsal cinsiyet” denen kavramın defalarca geçtiğini, tıp literatüründe ve dünya ölçeğindeki uygulamalarda onaylanmamış bir anlayışın meslek ahlakı kuralı gibi dayatmacı biçimde önlerine getirilmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Ayrıca kimi siyasi ideolojik bağlayıcı ifadelerin ancak siyasi partilerin programlarında yer alabileceğini, bir uzmanlık derneği yönergesinde bunları görmenin yadırgatıcı olduğunu ekledi.
Kendi fikrimi belirtecek olursam. Bu tür siyasi ideolojik keskin cümleler aslında siyasi partilerin programlarında bile yer almıyor artık. Örneğin idama karşı olmak. Aksi fikir belirtmeyi nasıl yasaklayabilirsiniz. Sadece merkez partilerde değil, uç partilerde bile değişik konularda değişik düşünen üyeler hatta........