menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sağlıkta Çöküşün Öteki Öyküleri (5)

7 0
21.10.2024

Yenidoğan Çetesi… Hayır; olup bitenleri, “olayı” açıklamaya yetmeyen bir ifade bu… “Bebek katliamı” denilebilir; belki…

Bu olay bana kırk yıl öncesini anımsattı. Yıl 1986 ya da 87, yüz elli nüfuslu bir dağ köyünde başladığım “mecburi hizmet” bir yılın ardından hekim kalmadığı için “mecburen” tayin edildiğim ilçede devam ediyor iken…

Anımı paylaşmaya geçmeden önce bu katliam kadar önemli olduğunu düşündüğüm bir soruyu sormak isterim; altını çizerek:

Bu ölümler/olaylar bunca hastanede yaşanırken bu sürece/katliama katılmayan, dâhil olmayan “diğer” hekimler ve sağlık personelinin olup bitenlerden hiç mi haberi olmadı, bir şeyler döndüğünün farkına varmadılar mı? Hiç kimse bir gariplik, akılcı olmayan işleyiş ve bilime aykırılık görmedi mi, hissetmedi mi? Yoksa “diğerleri” olayı, olup bitenleri görmezden gelmeyi mi tercih etti? Yok saymayı, olmuyormuş gibi davranmayı, başıma bir şey gelir korkusuyla “kenarında” durmayı mı tercih etti?

Çoğumuz çalıştık hastanelerde; orada olsaydık haberimizin olmaması, farkına varmamamız mümkün müydü?

Biliyoruz ve yaşadıklarımızdan öğreniyoruz ki ülkede her saniye “kırmızı pazartesi” hali…

Evet; benzer bir olayın yıllar öncesinde şahidi ve tarafı olmuştum; 1986-87… 20 yıl sonra kitap haline getirdiğim “defterimde” ilgili bölüme şöyle başlamışım: “Bu ülkede insan ucuz ve önemsizdir. İdeoloji ve devleti yönetenler için sorun, insanın ve onun değerlerinin paraya çevrilebilirliliği ile ilgilidir. Ve bu çevrilme işi onu ister devlet/hükümet, isterse devletin has evlatları yapsın özel bir koruma altındadır; bugün dinci ve/veya faşist olarak tanımlayabileceğimiz -ve kimi zamanlar neredeyse genetik bir durum olduğuna inanarak umutsuzluğa kapıldığım- birey tipi devletin yüz yıllık has evladıdır. Onların yaptıklarına göz yumma marjı şaşırtıcı derecede geniştir.”

Kitabın yayınlanmasından sonra gelen kimi katkılarla olayı/öyküyü yeniden özetleyeyim:

Öğle arasında gittiğimiz kasabanın iki lokantasından birindeyiz; yemeğin ardından çayımızı yudumlarken yanımıza yaklaşan garson bizimle konuşmak istediğini söyledi ve sıkıntılı bir şekilde devam etti yanıtımızı beklemeden. Karısı Boyabat’ta doğum yapmıştı ve “kadın doğumcu ile çocuk doktoru” yeni doğan bebeğinin “hasta olduğunu” ve “bu........

© Nokta Haber Yorum


Get it on Google Play