menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çöküşe Rıza 9 ½

6 7
29.08.2024

anosmi

Haydi arkadaşlar sizde kıçınızı kaldırın biraz! TDK sözlüğünde “bu” kelimenin karşılığı olarak, “teklifsiz konuşmada” parantezi içinde olmak üzere “kuyruk sokumu bölgesi, dip, göt, kaba et, kaba but, popo, toto, makat, mabat, küfe” veriliyor. “Eski zamanların artık geride kaldığı, yasakların ve yoksulluğun artık olmadığı” söylendiği için bu kelimeyi; yani kıç kelimesini ya da sözlükteki karşılıklarından göt kelimesini eskiden olduğu gibi *ıç ya da g*t şeklinde yazmıyorum! Oysa yasakların olduğu zamanlarda hele ki korkak bir küçük burjuva olarak bu kelimeyi o şekilde yazmaktan kesinlikle kaçınacak ve yaptığım bu oto sansürü haklı kılma çabası içine girişecektim.

Bir kişiyi tanımlarken bu kelimenin karşılıklarından birisini kullandığı için kendisine hakaret davası açılan Can Yücel’in mahkemede hâkime “bizim memlekette göte göt denir” dediğini bu satırları okuyan herkesin bildiğini, anımsadığını düşünüyorum. Ve rivayet odur ki bir konferansında kendisine “çok küfürlü konuşuyorsunuz” diyen bir gence Can Yücel “Küfür burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur; işçi sınıfının ağzında açan çiçektir” yanıtını verir. O halde soru şudur: “küfür nerede başlar?” Örneğin bu sözcük ya da kıç sözcüğü küfür müdür? Can Yücel’in izinden giderek yanıtlayalım: bir sözcük burnunuza lağım kokusunu getiriyorsa, lağım kokusunu çağrıştırıyorsa o küfürdür.
*
Neden “buçuklu” bir kısa yazı: yaklaşık üç hafta önce bu ortamda da yayınlanan yazımda neredeyse yıllar ve yıllar öncesinde yeni bitmiş/yetiştirimli, ülkedeki her burjuva gibi görgü görenek sahibi hamili kart sahibi yakin bir “burjuvanın” millete ettiği ve milletin de sindirdiği ve amiyane tabirle yalayıp yuttuğu bir “küfrü” anımsatmıştım. Evet, aradan on yıl geçmesine rağmen o koku hala her yeri, yaşamımızı sarmış, kaplamış durumda; Can Yücel’e dava açan mahkemeler aracılığı ile -bırakın bu sözlere dava açılmasını- bu haberlere, bilgiye ulaşım engellense de evet o koku hala duruyor. Sorun şu ki milletin koku alma duygusu sorunlu ve belki de yok ve belki de yayılan kokuyu özel laboratuarlarda üretilmiş parfümlerden, o çok pahalı ulaşılmaz parfümlerden biri sanıyor. Diğer taraftan söz konusu şahsı muhterem sahnelerimizde arzı endam etmekten geri durmuyor. Ve haklı olarak kaçınması ve korkmasını gerektiren hiçbir durum yok; yani kıçını kaldıran kimse yok!
*
Anosmi; koku alma duygusunun yitimine tıpta verilen ad… Birçok enfeksiyon hastalığında görülebileceği gibi –yakın örneğimiz COVİD-19- birçok nöropsikiyatrik hastalığa da eşlik eder, örneğin psikozlar!
*
Nietzsche “Ben toplumun kokuştuğunu söylemiyorum, sadece kokuları duyduğumu söylüyorum” demiş…

küfürler, yalanlar ve faşizm…

Evet; yaşanan an itibariyle değil on yıllardan beri kokunun duyulmadığı ya da önemsenmediği ve belki de en önemlisi onun güzel koktuğunun sanıldığı konusunda emin gibiyiz… Çocukluğumun ya da gençliğimin Türkçe/edebiyat ders kitaplarından birinde “görmek ve bakmak” başlık bir metin vardı; yazarını unuttum; metinde verilmek istenen........

© Nokta Haber Yorum


Get it on Google Play