menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yollar, AVM’ler ve Kaybolan Sadakat: Kırsal Muhafazakârın Uyanışı

10 0
24.06.2025

Bazı dönüşümler gürültüsüz başlar. Bir tabela değişir, bir metro hattı uzar, bir evin penceresine internet modemi asılır. Fakat her yeni asfalt, her dökülen beton, yalnızca zemini değil; bir toplumun tahayyülünü de yeniden döşer. Türkiye’nin son yirmi yılı, yalnızca fiziksel bir inşa değil; aynı zamanda siyasal bir yanılsamanın da inşasıydı. İktidar, her büyük projeyle yalnızca gücünü pekiştirdiğini değil, sadakatini de tahkim ettiğini sandı. Oysa her yükselen kule, her genişleyen yol, kendi gövdesinde bir çelişkiyi büyütüyordu: halkla kurulan bağ, halkın dönüştüğü gerçeğe körleşerek kopuyordu.

Bu hikâyenin kökü derin. Demokrat Parti’den Adalet Partisi’ne, ANAP’tan günümüze kadar uzanan Türkiye sağı, her zaman kalkınmacılığın büyüsüne yaslandı. “Yol yaptık”, “baraj yaptık”, “büyüyoruz” dediler. Ve bu büyümenin yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda ideolojik bir karşılığı olduğuna inandılar. Betonla, çelikle, asfaltla halkı ağulayabileceklerini sandılar. Büyüdükçe halkın da büyülenmeye devam edeceğini, milliyetçi ve muhafazakâr sadakatin projelerle birlikte daha da pekişeceğini umdular.

Ama kapitalizm yalnızca zenginleştirmez; aynı zamanda dönüştürür. Üstelik bu dönüşüm, çoğu zaman ilk olarak bedende değil, rüyada başlar. Kırsal muhafazakâr seçmen, şehre göçtüğünde yalnızca adres değiştirmedi; gündelik hayatın tüm yapısı değişti. Artık tarlasının değil, kiraladığı evin; güneşin değil, mesai saatlerinin; toprağın değil, market raflarının, metro saatlerinin ve düşük ücretli işlerin içinde bir yaşam kurmak zorunda kaldı. Modern şehir ona yalnızca istihdam değil, kıyas imkânı da sundu. Ve bu kıyas, inancın zırhından çok daha güçlü bir kırılma yarattı.

İktidar, büyümenin kendilerini burjuvalaştırdığını kabul etmeden burjuvalaştı. Aynı şekilde, kırsal insanın da proleterleştiğini görmek istemedi. Ama o insan artık sabahları cami avlusuna değil, servis duraklarına yöneliyor. Öğle arasında cebindeki simit parasıyla değil, kredi kartı borcuyla........

© Nokta Haber Yorum