menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutsal Suskunluk

17 8
20.06.2025

İşte o karanlık, en çok da sessizlikle büyür.

Kutsal suskunluk; bir çocuğun diline çöreklenen korkuda, bir annenin dua gibi içine gömdüğü şüphede, bir cemaatin ortak bakışında kendini gösterir. Kimi zaman Tanrı adına, kimi zaman millet adına, kimi zaman aile namusu ya da ulusal birlik adına konuşmaktan vazgeçilir. Bu vazgeçiş, öyle basit bir korkuya dayanmaz çoğu zaman; aksine bir sadakatin, bir teslimiyetin sessiz ifadesidir.

Çünkü bazı suskunluklar, bir inanışın iç yasasıdır.

Dinin içinden gelen suskunluklar ise daha farklı bir türdür. Bunlar yalnızca dünyevi değil, uhrevi bir ceza korkusuyla biçimlenir. Dilin konuşması değil, kalbin şüphe duyması bile bir isyan gibi algılanır. “Sorgulama, imanın zayıflar” denir. “Hikmetine bırak, anlamaya çalışma.” Böylece yalnızca dil değil, düşünce de yavaş yavaş sessizliğe gömülür.

Tanrısal olanla kurulan bu sessizlik sözleşmesi, çok eski zamanlardan bu yana insanın akılla ve vicdanla kurduğu ilişkinin önünde durur. Musa’nın dağdaki suskunluğu, İbrahim’in bıçağı kaldırırkenki sessizliği, İsa’nın çarmıhta hiçbir şey dememesi… Bu suskunluklar kutsaldır, çünkü acının anlamı Tanrı’ya havale edilmiştir. Konuşulamaz olan, dokunulamaz olmuştur.

Ama bu suskunluklar, yalnızca bireysel sınavlar değil; kolektif itaat biçimleri olarak da örgütlenir. Kurumsallaşır. Öğretilir. Kuşaktan kuşağa aktarılır. Çocuklara, daha konuşmaya başlamadan önce, hangi kelimeleri söylememesi gerektiği öğretilir. Hangi soruların sorulamayacağı, hangi........

© Nokta Haber Yorum