Bir Halk Sağlığı Sorunu Olarak Uyuşturucu
(UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE BİLİM SEMPOZYUMU, KUŞADASI, 16.10.2025)
Prof. Dr. Mustafa TÖZÜN
**
16 Ekim 2025 Perşembe günü Kuşadası, Liberty Otel’de “UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE BİLİM” Sempozyumu gerçekleştirildi. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Fakültesi ve Adli Bilimciler Derneği’nin birlikte düzenlediği Sempozyum’da, dünyanın ve ülkemizin önemli bir halk sağlığı sorunu üzerine sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Bu Sempozyum’da yaptığım “Bir Halk Sağlığı Sorunu olarak Uyuşturucu” başlıklı konuşmanın ana hatlarını sizlerle bu yazıda paylaşıyorum.
**
Bu çalışmanın amacı, Halk Sağlığı sorunu olarak Uyuşturucu ile Mücadeleyi ele alıp uyuşturucu kullanımının toplum sağlığına etkilerini açıklamaktır. Aslında psikoaktif madde kullanımı demek daha doğru olsa da halk arasında yaygın bilinen ismiyle, bu yazıda uyuşturucu demeyi tercih edeceğiz.
Son günlerde ülke gündemine uyuşturucu ile mücadeleye dair haberler nasıl düşmektedir? Yakın tarihten örnek: “İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, operasyonun öncelikli hedefinin sokak aralarında uyuşturucu madde satışı yapan "torbacı’" diye tabir edilen satıcılar olduğunu belirtti.” (1).
Halk Sağlığının konularından birisi Vektörle Bulaşan Hastalıklarla Mücadeledir ve sıtma ile mücadele bu konunun içerisinde yer alır. Sıtma mücadelesi için halk arasında yanlış yerleşmiş bir görüş vardır: Sivrisinek ile uğraşma, bataklığı kurut!
Oysaki Çevre Sağlığı açısından bataklığın kurutulması uygun değildir. Bataklığı kurutmak ekosistemi bozar, doğal yaşama zarar verir. Yapılması gereken çevre düzenlemesi şudur: Durağan suyu, akan su haline getirmek. Uyuşturucuyla mücadele için de bu görüş bir fikir verebilir.
Başka bir Haber 3.10.2025 tarihli. Başlık: Uyuşturucuyla Savaş Sürüyor. Narko Suçlara 319 gözaltı. Haberin içeriği: “Denizli’de polis ve jandarmanın uyuşturucuyla mücadelesi aralıksız sürüyor. Bu kapsamda risk haritası belirleyen uzmanlar; park, metruk bina, okul, dershane gibi gençlerin sıklıkla bulunduğu yerler ile potansiyel mekanlarda devriye görevlerini artırdı. Eylül ayı boyunca yürütülen çalışmalarda uyuşturucu imal ve ticareti yapan 74 şüpheli, uyuşturucu madde bulunduran veya kullanan 244 şahıs, izinsiz kenevir ve haşhaş yetiştiren 1 şahıs olmak üzere toplam 319 şahsa adli işlem yapıldı. Operasyonlarda 445 bin 720 kullanımlık bonzai, 5 kilo 16 gram esrar, 10 bin 176 adet ecstasy hap, 6 bin sentetik ecza hapı, 44 kök kenevir, 4 kilo 644 gram metamfetamin, 39 gram skunk ve 97 gram eroin ele geçirildi. Yapılan açıklamada ayrıca; “Madde bağımlılığı ile mücadelede farkındalığın arttırılması amacıyla ilimizin farklı bölgelerinden gerçekleştirilen 33 eğitim ve nokta faaliyetlerinde 8 bin 659 kişiye ulaşılarak bilgilendirme yapılmıştır.” denildi (2).
Bu yeni haberler Türkiye’de Uyuşturucuya yönelik Halk Eğitimlerine olan ihtiyacın tekrar ve yeniden arttığına işaret ediyor. Türkiye’de uyuşturucu ile mücadele istatistiklerine geçmeden “dünyada son durum nedir?” sorusuna cevap verelim.
Uyuşturucu Kullanımında Dünyada Durum:
Uyuşturucu madde kullanımı, küresel ölçekte ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmektedir.
2021yılı itibarıyla, 15-64 yaş arası her 17 kişiden 1’i; son 12 ay içinde en az bir kez uyuşturucu madde kullanmıştır.
Küresel anlamda, uyuşturucu madde kullanıcılarının sayısı 2011’de 240 milyon iken, 2021’de 296 milyona yükselmiş olup, 15-64 yaş arası dünya nüfusunun %5,8’idir. Bu #’lük artışın bir bölümü, nüfus artışına dayandırılmaktadır.
**
Nüfusa orantılayalım:
- 2011 yılı dünya nüfusu: 7,087 milyar
- 2021 yılı dünya nüfusu: 7,921 milyar
- 2011 nüfusuna göre uyuşturucu kullanan 240 milyon kişi
- 2021 nüfusuna göre orantı yapıldığında;
- 268 milyon eder.
- Oysaki 2021 yılında uyuşturucu kullananların sayısı: 296 milyon bildirilmiş.
- GERÇEK bir ARTIŞ söz konusu!
**
Uyuşturucu madde kullanımına bağlı ÖLÜMLER, 2019 yılında yaklaşık 500.000 olarak tahmin edilmiştir (2019 dünya nüfusu: 7,778 milyar). Bu istatistik, 2009 yılına göre ,5’lik bir artışa işaret etmektedir (2009 dünya nüfusu: 6,917 milyar) (3).
Küresel durum şöyle değerlendirilebilir: 2000’li yılların başından günümüze; Uyuşturucu kullanım sıklığından ve ölümlerde, nüfus artışı faktörünün karıştırıcı etkisi ortadan kaldırıldığından gerçek bir ARTIŞ söz konusudur (3).
**
Türkiye’de Durum (2024 yılı):
TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi) Türkiye Uyuşturucu Raporu, 2024’ü yayımladı. Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelede son durumunu Rapor’daki bilgilerden özetleyelim (4).
Uluslararası İş birliği: Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle uyuşturucu kaçakçılığı rotasında yer almaktadır. Bu nedenle, uyuşturucuyla mücadele sadece ulusal değil, aynı zamanda uluslararası iş birliği ve koordinasyon gerektirir.
Temmuz 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 2019/2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu (BMYK) Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında toplanmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı Kurulun içerisindedir. Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı yerine Kurula vekalet edebilir.
Taşra teşkilatı: İllerde Vali başkanlığında İl Koordinasyon Kurulları 3.7.2019’da yürürlüğe girdi). Yüksek Kurul tarafından ihtiyaç duyulması halinde çalışma grupları oluşturulur.
Eylem Planı: Uyuşturucu ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028) hazırlık çalışmalarına T.C. Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonunda başlanmıştır.
TUBİM verilerine göre 2018’den 2023’e Uyuşturucu ile Mücadelede harcamalar artmış. Harcamalar 2023 yılında 6,928,184,418 TL olarak bildirilmiştir.
Mücadele kapsamında olay sayısının suç türlerine göre dağılımında Türk Ceza Kanunu (TCK) 188 ve 191. Maddeler ön plana çıkmaktadır.
TCK Md. 188 uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
TCK Md. 191 kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak.
Türkiye’de toplam olay sayısı 2023 yılında 251,851 iken bunların ,6’sı TCK Md. 191 ve ,1 TCK Md. 188 kapsamında suçlardır.
**
Uyuşturucu ile Mücadelede; olay sayısı, imal ve ticaret yapanlar ve kullananlar arasındaki oran için BUZ DAĞI Fenomeni olduğu söylenebilir. Bununla birlikte imal ve ticaretin başındakilere ulaşmada yetersizlik olduğu da söylenebilir ve mücadelenin temel koruma ayağında sorunu çözemediğimizden halk sağlığının bireye yönelik koruyucu tedbirlerine (Birincil Koruma) daha sıkı sarılmamız gerekir.
Ürünün varlığı ve üretilmesi tamamen ortadan kaldırılamıyorsa (Temel Koruma), bireyin bilinçlendirilmesi ve tüketici durumuna getirilmemesine odaklanılmalıdır (Birinci Koruma).
Yazının başında Sıtma Mücadelesi için söylenenler burada anlam kazanır. Bataklık kurutmaktansa sağlıklı yaşama yönelmiş insanlar ve özellikle gençleri var etmemiz gerek. Mücadele bu yönde de etkinleşmeli.
**
Öncelikle Koruyucu Sağlık Hizmetlerinde (Halk Sağlığında) koruma düzeylerini hatırlayalım:
Koruyucu Sağlık Hizmetlerinde Koruma Düzeyleri:
1948 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlık için çığır açan bir tanım ortaya koydu. Bu tanıma göre sağlık, hastalık veya herhangi bir sakatlığın olmamasıyla sınırlı değildir. Aksine sağlık, bireylerin tam fiziksel, ruhsal ve sosyal refahını ifade eden kapsamlı bir durumdur. Bu çığır açan tanım, zamanla gelişerek sağlığın teşvik edilmesi ve korunmasının önemini açıkça vurgulamıştır (5).
DSÖ Sağlık Teşviki Sözlüğü (1998), sağlık teşviki kavramını daha geniş bir perspektiften sunmuştur. Sözlük, sağlık teşvikini bireylerin ve toplumların genel sağlığını iyileştirmeyi amaçlayan tüm süreçleri kapsayacak şekilde tanımlamaktadır. Bu tanım hem bireysel çabaların hem de toplumsal önlemlerin sağlığı iyileştirmedeki kritik rolünü vurgulamaktadır (6).
Aynı zamanda, uluslararası sağlık düzenlemelerinde yapılan önemli revizyonlar, DSÖ'nün küresel sağlık yönetimindeki rolünü yeniden şekillendirmiştir. Bu değişiklikler, DSÖ'nün hastalıklarla mücadele eden bir kuruluş olmaktan ziyade küresel sağlık politikalarını belirleme ve uygulamada daha aktif bir rol almasını sağlamıştır. Bu revizyonlar, sağlığın hastalıkların tedavisiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda önleyici bakımın ve sağlığı etkileyen sosyal belirleyicilerin de büyük önem taşıdığını açıkça ortaya koymuştur (7).
Koruyucu sağlık hizmetleri toplumun sağlığını korumak ve iyileştirmek için sağlanır ve genellikle dört ana kategoriye ayrılır: temel, birincil, ikincil ve üçüncül koruma. Bu koruma seviyeleri hastalığın evresine ve hedeflenen önleme stratejilerine göre farklılık gösterir. Her koruma seviyesi halk sağlığını iyileştirmede önemli bir rol oynar (8,9).
Temel (Primordiyal) koruma, hastalık gelişiminin en başında, risk faktörleri henüz ortaya çıkmamışken müdahale etmeyi amaçlayan en temel koruma düzeyidir. Bu tür koruma, bireylerin zararlı alışkanlıklar edinmesini veya sağlıksız yaşam tarzları benimsemesini önlemeye odaklanır. Örneğin, obeziteyi önlemek için çocuklara sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite eğitimi düzenlemek temel koruma kapsamına girer. Benzer şekilde, çocukların sigaraya başlamasını önlemek için okullarda sigaranın zararları hakkında eğitim verilmesi ve tütün ürünü reklamlarının yasaklanması da temel korumaya örnektir. Toplumun genel sağlık bilincini artırmayı amaçlayan sağlık eğitimi, temel korumanın en temel araçlarından biridir ve tüm toplumu hedef alır. Amaç, sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik ederek gelecekte ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının temelini ortadan kaldırmaktır.
Birincil (Primer) koruma, risk faktörleri olan ancak henüz hastalığın belirtilerini geliştirmemiş bireyleri hedef alır. Bu aşamadaki koruma, sağlıklı bireylerin hastalığa yakalanmasını önlemeyi veya şiddetini azaltmayı amaçlar. Aşılama, bulaşıcı hastalıklara karşı korunmada birincil korunmanın en etkili yöntemlerinden biridir. Çalışma ortamlarında kask takan çalışanlar, kaza riskini azaltır ve yaralanmaları önler, bu da birincil korunmanın kapsamındadır. Yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı bir yaşamın temel taşıdır ve kronik hastalıkları önlemede önemli bir rol oynar, bu da onu birincil korunma biçimi haline getirir. Koroner arter hastalığı veya diyabet riski taşıyan obez bireylere diyet ve egzersiz önermek, risk faktörlerini kontrol ederek hastalığın ilerlemesini önlemeyi amaçlayan birincil korunmaya bir örnektir.
İkincil (Sekonder) koruma, erken teşhis koymayı ve hastalığın başlangıç aşamasında, belirgin semptomlar ortaya çıkmadan önce ilerlemesini önlemeyi amaçlar. Bu koruma düzeyi, hastalığı erken bir aşamada tespit etmeyi ve tedaviyi başlatmayı, böylece hastalığın daha ciddi sonuçlara yol açmasını önlemeyi amaçlar. Sağlık taramaları, özellikle belirli yaş grupları veya yüksek riskli bireyler için düzenli kontroller, ikincil önlemenin önemli bir bileşenidir. Örneğin, meme kanseri taraması için mamografi, rahim ağzı kanseri taraması için smear testi ve kolon kanseri taraması için kolonoskopi gibi uygulamalar, hastalıkların erken tespit edilmesini ve tedavinin başlatılmasını sağlar. Periyodik sağlık muayeneleri de bireylerin genel sağlık durumlarını değerlendirmek ve olası sağlık sorunlarını erken teşhis etmek için yapılan önemli bir ikincil önleme yöntemidir.
Üçüncül (Tersiyer) koruma, ileri evredeki hastalıkların etkilerini azaltmayı, komplikasyonları önlemeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Bu koruma düzeyi, hastalığın nedenini yavaşlatmaya ve bireylerin mümkün olduğunca bağımsız ve üretken bir yaşam sürmelerini sağlamaya odaklanır. Rehabilitasyon, üçüncül korumanın en temel unsurlarından biridir. Fiziksel veya zihinsel engelli bireylerin bağımsız yaşamlarını sürdürmek için gerekli becerileri kazanmalarına yardımcı olan rehabilitasyon programları üçüncül koruma........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden