TARİH'in ​"KOZMİK ODASI" ve SAMSUN ÇIKARTMASI/3

NATO sonrası Ordu tamamı ile İngiliz & Fransız yörüngesine girdi!

Yani?!

Londra tarafından yönlendirilir oldu.

Oyak & Renault üzerinden Fransız derin devleti Türkiye içine yerleşti.

MİT üzerinden İngiliz & Fransız statükosu, "Yüksek Yargı" ve "Medya"ya hakim oldu.

İngiliz ve Fransızlar, Türkiye içinde varlıklarını kalıcı kılmak amacı ile başta okul, sermaye ve medya, yayınevi yatırımlarına hız verdi.

Türk & Alman ortaklığı "Fethullah Gülen okulları" üzerinden nasıl yeni bir nesil üretti ise İngiliz ve Fransızlar da kendi otoritelerini sorgulamayan

"Atatürkçü" adı altında, beyaz yakalı "Frankofon" bir nesil yaratmayı başardı.

Almanlar, işte bu kuşatmayı yarmamızda bize yardımcı olan Avrupa'daki dostumuzdu.

"Derin devlet" efsanesi, işte böylesi bir ortamda seslendirilmeye başlandı.

Sözün özü:

Başkenti "Yönlendirilen" Türkiye'nin tarihindeki çalkantılara, bir de "Neo Roma"nın çekirdeğinde yer alan İngiliz & Alman rekabeti üzerinden bakmanızı tavsiye ederim.

Nüans?!

"Sadece ter akıtmak yetmez, neyi neden yaptığını da bileceksin"!

Demem o ki:

Kıblesini şaşırmış olanlar, doğru yön, yol tercihini yapana kadar bu çalkantı dinmez!

Demem şu ki:

Devlet olmak için sadece kurumların olması yetmez, bir de o devleti ayakta tutacak "milli yazılım"ın olması şart.

Hasılı:

Yönlendiren devlet, kendi "ortak aklı" ile hareket eden devlettir.

Ve..

Son olarak...

AKP üzerinden Türkiye'nin mecburiyetleri haline getirilmeye çalışılan kaotik süreçte cevabı aranan soru şu:

Türkler, vatanlarının bölünmez bütünlüğünü korumak için kaç kişiyi feda edebilir?!

Bir, beş, on, yüz, bin, on bin, yüz bin, milyon, on milyon?!

Şanlı mazimiz orta yerde dururken, bu soruya cevap vermeyi zul addederim.

Aynı zamanda bu soruyu soranlara şu hatırlatmada bulunmak isterim:

AKP'nin mecburiyetleri bir kenara, peki sizler kendi ülkelerinizin huzuru ve güvenliği için kaç vatandaşınızı feda etmeye........

© ngazete