Anayasa'ya Dokunmak, Türkiye'ye Dokunmak'tır!

"Susmak, dayanılması çok güç bir yanıttır."

Gilbert Keith Chesterton, İngiliz Yazar

...

Türk ulusunun yerine ümmeti koymaya çalışanlar,

Tam olarak, ABD'nin kendilerini götürmek istediği yere doğru yol alıyorlar.

NATO'nun lideri pozisyonundaki ve hükümetin "sıkı müttefik" olmakla övündüğü ABD,

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda İslamiyet'le ilgili en azından bazı satırlar görmek istiyor.

Tabii, laikliğin ve özellikle Atatürk'e yapılan atıfların terk edilmesini arzu ediyor.

"Darbe anayasası", "vesayet", "sivil anayasa" gibi sloganlar anlamsız ve içi boş gerekçeler.

1981'den beri defalarca anayasa değişti.

AKP, 23 yıldır iktidarda olduğuna göre, "ille de anayasa değişsin" diyenlere,

Kendilerinin alışık olduğu bir üslupla, şu soruyu sormak gerek:

"Ne istediniz de buna Anayasa engel oldu?!"

Batılı çevrelerin,

Ülkemizi dini resmen İslam olan ve İslam hukuku uygulayan ülkelerin arasına sokmak istedikleri,

Batı yanlısı eski asker ve istihbaratçıların tavırlarından da belli.

Eski Savunma Bakanları'ndan ve "Türk-Amerikan ilişkileri" hakkında dikkat çekici araştırmalar yapmış olan bir zat,

Söylemini, kendisine hiç yakışmayan bir şekilde 180 derece değiştirip,

"Allah korkusuna dayalı eğitim"den söz ederken,

Birçok isim de dümenini İslamcılaşma yönünde kıvırıyor.

Eğitim Bakanı, üst düzey bürokratlar, devlet memurları

Giderek artan bir biçimde "ani bir dindarlaşma" tavrı göstermekteler.

Bu gelişmeler, sadece kariyerist çabalardan ve siyasal görevler için rekabet yarışından ibaret değil?!

Bir yerlerde belli kararlar alınmış gibi görünüyor?!

Ve burnu iyi koku alan siyasetçi ve bürokratlar da, fırsatı kaçırmak istemiyorlar.

Bir yandan anayasa değişikliği peşinde koşan,

Öte yandan ise her türlü çarpıtma ile Türk ulusunun yerine ümmeti koymaya çalışanlar;

Tam olarak, ABD'nin kendilerini götürmek istediği yere doğru yol alıyorlar.

Bu tür çarpıtmaların bazı örneklerini vereyim.

Hamas'ın, bugün Türkiye’nin de bağımsızlığını koruduğu iddiası, böyle bir laf ebeliğidir!

Çanakkale'de Türk milletinin değil, tüm ümmetin birlikte savaştığı, bu cins bir masaldır!

Cumhuriyet'e reklam arası diyerek, Osmanlı geçmişe dönme özlemi de, aynı şekilde bir gözbağcılıktır.

Ve..

Son olarak...

İslam dünyasına liderlik taslamak, kurulmuş tuzakların en uğursuzudur!

İşte bu son nokta, ABD'nin ve tarihteki diğer büyük güçlerin, değişik ülkelerde

Müslüman liderleri ve halklarını kullanmak için icat ettikleri mükemmel bir aldatmacadır!

Cumhuriyet'e "reklam arası" diyerek, Osmanlı'nın çöküş dönemine geri dönüp Abdülhamitçilik oynayanlar;

Batılıların "madem öyle, biz de Sevr'e dönelim" diyeceğini de hesaba katmalıdırlar.

Hele, "medeniyetler çatışması" konusunun şiddetle gündeme geldiği şu dönemde!?

Laiklik, sadece ülkenin iç düzeni açısından değil, varoluşu için de çok önemlidir!?

Türkiye'nin en önemli jeopolitik politik silahı, haritadaki yeri değil laiklik ilkesidir!

Laik olmayan, petrolü de bulunmayan bir Türkiye parçalanır, dağılır ve yok olur.

Tabii, daha önce, çeşitli maceralarda büyük güçler........

© ngazete