Ak'CHP ve ÖZGÜR ÖZEL GERÇEĞİ!?

Demem o ki:

Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe"si, bir "duvar süsü" değil "Erken Uyarı Sistemi"dir!

Demem şu ki:

Sezar öldükten sonra Brütüs de peşinden yolcu edildi, bu sebep’ten erken kalkan’ın sattığı bir süreç bu!

Arkasına, peşine takıldığın lider "çürük" ise "avlanmış" ise enerji bazlı devletler oyun'unda "oyuncak olmuş" ise dön dolaş aynı hikaye.

Baş’a gelmek değil mesele, hangi matematik üzerinden o koltuğa oturduğun, kim'ler adına çözüm, siyaset üreteceğin mühim mesele!

...

"Türkiye'yi yok etmeye girişenler, ıslah etmek, uygarlaştırmak gibi bahanelerle, Türkiye’nin yönetimine sızmışlardı.

Bu düşüş, aczle başlamıştı.

Türk halkının her nasılsa başına geçmiş insanlar, susmaya mahkûmmuş gibi, korkak ve müteredditdiler.

Fikir adamları, kendi kendimize adam olma ihtimalimiz yoktur, diyordu.

Onlar bizi idare etsin, diyorlardı.

Bunun etkisinde kalarak, milletin de zihni bozulmuştu.

Durumu düzeltmek için, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıkmıştı!

Oysa, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?!

Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir."

Mustafa Kemal, TBMM konuşmasından, 1922

...

İstiklal Marşı; "KORKMA" diye başlıyor!

Ama "Seçmen" ne yapsın?!

Kılıçdaroğlu'nun 'çakma'sı Özgür Özel'e mi bakıp kalkışsın!

...

Yıllardır, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olan; Devrim Yasaları ve hatta Anayasası, adeta "yok hükmünde" sayılmakta?!

Anayasal suç işleyen iktidara karşı TBMM'de bulunan partilerin hiçbiri, hiçbir girişimde bulunmadığı gibi, Anayasamıza aykırı bazı yasaları destekleyerek, tümü suça ortak olmakta!?

Türkiye'nin siyasetinin bir normalleşmeye ihtiyacı var, ana iskelette..

Tamam da, Erdoğan'ın yumuşaması söz konusu bile değil, aynı şekilde Devlet Bahçeli'nin de..

Bunların yumuşaması söz konusu değil, kişilikleri buna uygun değil.

Peki, o zaman Erdoğan "siyasette normalleşme" ve/veya "yumuşama" adına, CHP lideri Özel'i niye AKP genel merkezine davet etti?!

Ne konuştular?!

Özel'in önüne ne koydu ki, Özel birden yumuşadı?!

Neden?!

Niçin?!

Niye?!

Aklıma, Erdoğan Başbakan iken, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın; Türk Silahlı Kuvvetleri adına, "cumhurbaşkanlığı seçimi" dolayısı ile 27 Nisan 2007 tarihinde, gece saat 23.20'de yaptığı, laiklikle ilgili açıklama geldi.

Ardından Erdoğan, Büyükanıt Paşa'yı Dolmabahçe'deki çalışma ofisine çağırmıştı.

Önüne ne koydu ise Paşa "sus pus" olmuştu?!

...

Demem o ki:

Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş ise diğerleri de yanlış gider.

Demem şu ki:

Bazen aksi iddia edilemeyecek şeyleri söylemek lazım?!

Nitekim...

Türkiye tarihinin ilk demokratik seçimi olarak kabul edilen, "Gizli oy, açık tasnif" yönteminin ilk kez uygulandığı, 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin 27 yıllık iktidarı da sona ermişti...

Hal böyleyken...

Özgür Özel, "içeride muhalefet yaparız, dışarıda Türkiye partisiyiz" diyor?!

Eylül'de bir tüzük kurultayı var, CHP'nin kurumsal kimliğinin oluşum sürecini orada göreceğiz.

Tekrar hatırlatmakta yarar var.

Arşiv unutmaz!

08 ağustos 2010 tarihinde yazmış olduğum; "AKP'nin amacı, Necdet Özel'e, Genelkurmay Başkanlığı'na gidecek yolu açmak!" başlıklı yazımda, YAŞ'ın Atlantik ötesinden yönetildiğini belirtmiş, 2011'de "genel seçim", 2012'de "Cumhurbaşkanı seçimi" olduğuna dikkat çekmiş, "Gül de, Erdoğan da ona göre pozisyon ayarlıyor", bu nedenle de önümüzdeki iki yıl için, Yüksek Yargı'nın da TSK'nın da kendilerinin "dikensiz gül bahçesi olmasını istiyorlar" demiştim.

Yazdıklarım bir yıl sonra gerçekleşince, tüm medya ayağa kalkmış;

"Yazılış tarihine dikkat edin!

Bu yazı gerçek ise bu denli uzak görüşlülük için,'vay canına' demek lazım!

Hazırsanız şimdi karşınızda Cüneyt ŞAŞMAZ’ın 8 Ağustos 2010 yazısı...

Ne kadar güncel değil mi?

Bir sene öncesinden yazılan güncel yazı!

Bu yazının; YAŞ kararlarından önce yazıldığını yeniden hatırlatıyor, Necdet Özel'e dikkatinizi çekmek istiyorum.

Altına imza atmamak mümkün mü?" diyerek övgüler........

© ngazete