(Sevgili Batu’ya; ışıklar içinde dinlensin.)
Çeşit çeşit dokunma vardır. Beş duyudan birini çalıştırmak için tensel dokunma ilk akla gelenidir. Önceki algılarımızdan ya da deneylerimizden yararlanmadığımızı varsayarsak herhangi bir şey sert mi yumuşak mı, soğuk mu sıcak mı dokunarak anlarız. Doktorlar bir insanın omurgası illaki vardır derler bunu anlamak için hastayı muayene etmeğe bile gerek olmadığını, ayaktaysa omurgasının olduğunu yoksa ayakta duramayacağını savunurlar. Haklılar, omurgası olmayan bir sürü insan karşımıza çıkıyor bu günlerde; o nedenle hepsinin kafaları eğik, sırtları yuvarlak öne eğilme tablosu çiziyor. Emir komuta zinciri içinde kişiliklerinden öylesine ödün vermeğe alışmışlar ki onurla taşınması gereken düğmesiz meslek sembollerinin önünü kapatmaya çalışıyorlar. Bu nedenle de bir başıbozukluktur ki almış yürüyor. O yürüye dursun şimdi son derece önemli bir yığın sorun varken tüm medya falan filan kardeşlerle şu bu hanımların dedikodusu ile uğraşıyor; en baba kanallar müthiş bir dolandırıcılığı ağzına dolamış durumda. Diğer yanda yandı gülüm keten helva.
“Yarama dokundu” denir. Geçim sıkıntısı herkesin yarası, dokunan dokunana. Bırakın dokunmayı yaralar neşterle kanırtılıyor. Neyseki yaralılar hallerinden pek memnun olsalar gerek bu düzeni korumaya kararlılar.
Sinirine........