Bahar geliyor; Nisan ayından başlayarak çok güzel günlere kavuşacağımızı umuyorum.
Doğanın canlandığı böylesi günlerde, yıllar önce bir ağaç düşüncelerini bana anlatmış ben de onları ngazete’deki sayfamda paylaşmıştım. Okumayanlar ve okuyup unutanlar için zamanıdır diye düşünüp ufak tefek değişiklerle yeniden paylaşmak istedim:
Şöyle güzelce bir esneyip gerindim. Eklemlerim açıldı. Artık uyanma vakti. Aylardır miskinlik edip duruyorum. Bu kadar tembellik yeter… Aman ne göreyim! Birden bire dallarımın üzerinde et benlerim çıktı. Bu et benleri bana hiç yakışmıyor ama insanlar kıskanıyorlar mı nedir bilmem onları gördükçe pek seviniyorlar. Neyse ki onlara nispet, bir süre sonra benlerim patlayacak ve ben de pek güzel olacağım.
Tam da tahmin ettiğim gibi oldu ve et benlerim patladıkça çok güzel çiçeklere dönüştü. Çevreme bakıyorum da ben ne kadar güzel bir ağacım. Hem adım da güzel, Kiraz Ağacı. Bazı ağaçlara anne babaları ne kadar çirkin isimler veriyor! Bir komşum var adı atkestanesi, nereden akıllarına gelmişse? Benim çiçeklerimin adı da benim gibi güzel. Bazı çiçekler var onlara devedikeni diyorlar, bir tanesi de pek midemi bulandırıyor, katırtırnağı! Ne pis şey, bula bula katırın tırnağı olmuş, bari sincap tırnağı falan olsaydı. Ben sincapları iyi tanırım, bizlerin üstümüzde de dolaşırlar ama en çok ceviz ağacını severler.
Ama ne oluyor, bu ne yağmur böyle. Bütün çiçeklerim döküldü. Neyse ki yağmura inat arkasından yemyeşil yapraklarım ortaya çıktı. Şimdi artık büsbütün güzelim. Havalar soğumasa bari, doğrusu tam ısınıyorum derken yeniden ayazda kalmak hiç istemem.
Et benlerim yok oldu diye sevinirken şimdi de onlardan daha büyükleri........