Medya pornografisi

Umberto Eco’yu tanırsınız; İtalyan bilim insanı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen, düşünür…

Çoğu kişi “Gülün Adı” gibi romanlarıyla tanısa da Eco, medya, popüler kültür ve gösteri toplumu üzerine çok yazdı.

Mesela… Şu tespiti yaptı: “Özel hayatın teşhiri pornografidir!”

İnsanların mahrem hayatlarını sürekli teşhir eden medyanın pornografik yayın yaptığını analiz etti. Ki bu sözü; cinsellikten bağımsız bir anlamda, mahrem olanın rıza dışı teşhiri olarak kullandı…

Sansasyonel özel hayat haberciliğinin, bedeni değil mahremiyeti metalaştırdığı için pornografik olduğunu ileri sürdü.

Sadece Umberto Eco değil…

Fransız filozof, yazar Guy Debord benzer tespiti, “Gösteri Toplumu” eseriyle yaptı: Kapitalist tüketim ideolojisi ayırt etmeksizin bir gösteri biçimi yaratır. Böylece:

-Mahremiyeti, metaya dönüştürür.

-Pornografik olan çıplaklık değil, hayatın kendisinin vitrine çıkarılmasıdır.

-İnsanlar yaşanması gereken hayatın yerine salt görüntüsünü koyar.

-Magazin, reality show, sansasyon ile insan yaşamaz sadece izlenir hale getirilir

Ona göre, özel hayatın teşhiri kapitalist tüketim gösterisinin zorunlu sonucuydu...

Bir düşünürden daha bahsedip asıl konuya geleyim:

Özellikle medya teorisi üzerinde çalışmış Fransız felsefeci-sosyolog Jean Baudrillard da benzer saptamada bulundu:

-Pornografi, cinsel içerik değil, aşırı görünürlüktür. Her şeyin fazla açık hale gelmesidir.

Meşhur sözüydü; “Pornografi, arzu edilenin değil, gösterilenin fazlalığıdır…”

Bu tüketim çılgınlığında özel hayat artık ihlâl edilmez, yok edilir idi. Her şey sürekli görünür olduğu için........

© Nefes