İktidarı kutsayan gazetecilik (midir?) |
Haberin ve gazeteciliğin ne olduğuna dair, George Orwell’a atfedilen ama 20. yüzyıl boyunca farklı isimlerce farklı versiyonları söylenen bir söz vardır.
Mealini “haber birilerini rahatsız eder, rahatsız etmiyorsa reklamdır” diye özetleyebilirim.
Değişik kitaplardan dört ayrı versiyonunu derledim:
1) Gazetecilik, birilerinin basılmasını istemediğini basmaktır, geri kalan ise halkla ilişkilerdir.
2) Bir patronun (yöneticinin) yayınlanmasını istediği reklamdır, onun kâğıttan uzak tutmak istediği ise haberdir.
3) Haber birilerinin baskılamak, susturmak istediği şeydir. Gerisi ise reklamdır.
4) Haber birilerinin, bir yerlerin aktarılmasını istemediği şeydir. Gerisi reklamdır.
***
Her nasıl ifade edilirse edilsin, bu sözdeki mantık, mesleğimizin tarihini en sade, en çıplak şekilde özetler.
Bugünlerde AK Parti iktidarını uzun yıllardır destekleyen bazı meslektaşlarımız “gazeteci iktidarı savunmak zorunda mıdır?” tartışması başlattı.
Arkasında ne olduğu, neden şimdi başladığı gibi birçok soruyu bir kenara bırakarak bu faydalı tartışmayı yapmak zorundayız.
Bunu yaparken de öncelikle şu soruların cevabını vermeliyiz:
Gazeteci iktidarın mı halkın mı temsilcisidir?
Gazeteci kimin haber alma hakkını savunur?
- Benim cevabım verilmesi zor olan cevaptır:
“Gazeteci, iktidarın değil kamuoyunun temsilcisidir. Onun sadakati devlete, lidere ya da partiye değil; gerçeğe, okura ve izleyiciyedir.
Gazeteci, iktidarla ne dost ne düşmandır; sadece bağımsızdır.”
“Zor olan” diyorum, zira bu görüşü benimseyen ve yaşatan gazeteciler iktidar tarafından genelde sevilmiyor, hatta düşmanlaştırılıyor.
- Bir de otoriter rejimlerin kol........