Kıbrıs’ta dananın kuyruğunun kopacağı bir dönem mi, yoksa yine bir sahte bahar mı? |
Kıbrıs’ta kritik bir dönemece girildiği söyleniyor. Fakat bu cümleyi öyle çok duyduk ki artık insan ister istemez şüpheyle yaklaşıyor. Yine de umut etmekten başka çare yok. Hele Kıbrıs Türkü isen umut, nefes almak kadar zorunlu bir ihtiyaçtır. Bir yanda Rum çoğunluk yönetiminin 1963’ten beri değişmeyen hegemonik tavrı ile varoluşsal bir tehdit, diğer yanda kendi devletinde ama uluslararası izolasyon nedeniyle neredeyse açık hava hapishanesini andıran bir hayat. Üçüncü yol ise gençlerin İngiltere, Kanada, Avustralya ve Türkiye’ye göç ederek gelecek arayışı.
Böyle bir denklem içinde diplomasi başlar başlamaz beklentiler ister istemez yükseliyor.
20 Kasım’da iki lider, ara bölgede BM Özel Temsilcisi Khassim Diagne’nin ev sahipliğinde ilk kez görüştü. BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar süreci devralmak için gün sayıyor. Taraflar yıl bitmeden bir üçlü toplantı, ardından gayriresmî çok taraflı bir görüşme için zemin hazırlamayı kabul etti. Masada yeni bir sayfa açma isteği var gibi görünüyor. Fakat geçmişin ağır gölgesi de masanın üzerinde duruyor.
Rum lider Hristodulidis’in açıklamaları malum. Crans-Montana’dan kopulduğu yerden devam edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu söylem Rum tarafının yıllardır sürdürdüğü “biz olumlu tarafız, tıkanıklığın sorumlusu Türklerdir” stratejisinin güncellenmiş hali.
Oysa Erhürman çok net bir çerçeve koydu.
Erhürman’ın dört şartı ve Rum tarafının üçüne itiraz etmemesi
Erhürman, görüşmelere başlanabilmesi için dört ilke açıkladı:
1. Siyasal eşitlik tartışma dışı olacak.
2. Süreç zamanla sınırlı olacak.
3. Geçmiş uzlaşılar yok sayılmayacak.
4. Bu süreç de çökerse Kıbrıs Türkleri statükoya geri dönmeyecek, uluslararası toplum izolasyonların sona ermesi dahil yeni bir statü üretmek zorunda kalacak.
Rum tarafı ilk üçüne ses çıkarmıyor. Fakat dördüncü maddeye fena halde takılıyorlar. Çünkü bu madde Rum tarafının altmış yıldır üzerine kurduğu konforu tehdit ediyor. Yani “nasıl olsa dünya bizi tanıyor, olmadı çözeriz, faturayı da Türklerin üzerine atarız” düşüncesi artık işe yaramayabilir.
Rum yönetimi,........