İş dünyası çözümsüz ve panik içinde. Konu: Dünya kaynaklarının hızla azalıyor olması. Buradaki paniğin gerçek sebebi Dünya için mi, yoksa kendi şirketlerinin devamlılığı için mi? Ona da karar veremedim aslında. Ve geleceğin karar vericileri, iş dünyasının gelecekteki yöneticileri, Sürdürülemeyen kaynaklar nedeniyle en fazla sıkıntıyı çekecek olan gençler, yine boş koltuklara anlattılar dertlerini.
Geçen hafta katıldığım Global Sürdürülebilir Markalar Topluluğunun Büyük Türkiye Buluşması Sustainable Brands (SB) Türkiye 2024 den kalan izlenimlerim bugünkü yazımın konusu. Şirketler bir süredir Sürdürülebilirlik meselesi ile yakından ilgilenmeye başladılar. Uzmanların “Dünya ısınıyor, kaynaklar tükeniyor, bizler bunun sıkıntısını yaşamaya başladık gelecek nesiller daha da etkilenecek. Çünkü iklim hızla değişiyor, krize eviriliyor. Sonuçları Dünyayı 6. Yok oluşa kadar bile götürebilir” uyarısına mı kulak verdiler dersiniz? Yoksa AB ‘nin “Dünya kaynaklarını yok etmeye devam ederseniz sizinle iş yapmayız, şirketleriniz de çer çöp olur” manasındaki uyarısına mı? Bilemem.
Nedeni ne olursa olsun iş dünyası bir yandan şirketlerinin Dünyaya zarar vermediğini anlatmaya çalışan etkinlikler yapıyorlar, raporlar hazırlıyorlar, Dünyayı en iyi biz koruruz yarışmaları düzenliyorlar. Bir yandan da araştırma sonuçlarının gösterdiği gibi ve hatta katıldığım bu toplantıda olduğu gibi “Sürdürülebilirlik” kavramına yeterli derecede yaklaşamıyorlar. Bir yerlerde bir eksiklik var. Sürdürülebilirliği iş stratejilerine yerleştiremiyorlar. Bunun için nasıl bir yol izleyeceklerini hiçbir sektör tam olarak anlamış değil. Almaya çalıştıkları önlemler havada uçuşuyor. SB toplantısına katılan her marka yetkilisi sorunları çok güzel bir şekilde tespit etti ancak bu sorunları çözmek için ileri sürdükleri en somut öneri, tüketicilerin ve paydaşların eğitilmesi oldu. Hatta ve hatta bu öneriyi çözüm olarak uygulayan markalar bir adım önde olduklarını da keyifle anlattı. Elbette paydaşların ve tüketicilerin bu konuda eğitilmesi çok önemli ama toplantıya katılan katılımcılardan Arda Öztaşkın’ın ifade ettiği gibi “İş dünyası için paradigma değişikliğine ihtiyaç var. En önce kendi içimize bakmamız lazım”.
Yani şirketler önce kendi personelinizi eğitmeniz lazım. Şirketin patronunu çalışır vaziyetteki araba ile bekleyen şoföre, o benzinin fosil yakıt olduğunu, o fosil yakıtın sera gazlarını arttırdığını anlatmak lazım. İşte bu bir “Kurumsal Kültür Değişimidir.” Bu konuya toplantıda değinen tek kişi vardı Toplantı Ev sahipliği yapan Sustainable Brands Türkiye Ülke Başkanı Semra Sevinç. Toplantıyı “Kurumsal Kültür Dönüşümü Olmalı” diyerek açan Sayın Sevinç, toplantı sonlarında moderatötlük yaptığı bir oturumda da “Çalışanların da kurumsal sürdürülebilirliğe geçmesi gerekir” sözleri önemliydi. Ne demek bu? Şirketler önce kendi personelinizi eğitin. Eğitin ki biz en iyi sürdürülebiliriz şirketiz derken ilk kademe yöneticileriniz ve onlara bağlı personeliniz bu olaydan “bi haber” olmasın. Eğer........