Ada vapuru yandan çarklı…

Ayakkabı boyacısını her zamanki yerinde göremeyince, kahvehanenin önünden hızla geçtim. “Onu da kaybettik işte” diye düşündüm. Sıra belki de bana geldi korkusuyla adımlarımı hızlandırdım. Sabahın sessizliğinde yükselen o bildiğim ıslık sesini duyunca durdum. Arkama dönmeden, ıslıkla çalınan ezgiyi dinledim. ‘O Fortuna, velut luna, statu variabilis, semper crescis, aut decrescis…’

Döndüm. Islıkla Carmina Burana’yı çalmakta olan ayakkabı boyacısına yaklaştım. Sağ ayağımı boyacı sandığına koydum. Ayakkabımı boyamaya başladı. Islık çalmaya devam ederek işini bitirdi. Fırçayla son parlatmaları da yaptıktan sonra ilk kez başını kaldırıp yüzüme baktı. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme varmış gibi geldi bana.

Parayı uzattım. Almadı. Fısıldayarak konuştu. ‘Gizli Emir bir gelsin, ondan sonra ödersin’ dedi. ‘Nasıl olsa seni tanıyorum’ diye de ekledi. Doğruydu. Biz ‘Gizli Emir’i bekleyen bir avuç kişi, birbirimizi tanıyorduk. Biraz sustuktan sonra yeniden konuştu. “Senin adın İsa” dedi. Bu da doğruydu. En azından karım bana sürekli olarak İsa diyordu. Ben de buna alışmıştım artık. O kadar alışmıştım ki, yaşadığımız tüm bu olağanüstü olayları, ışıkları gittikçe kararan bu şehri, apansız kaybolan, bir daha haber alamadığımız insanları tek tek not ettiğim günceye bile bu adı vermiştim. İsa’nın Güncesi.

Döndüm ve iskeleye doğru yürümeye koyuldum. Ayakkabı boyacısı ıslıkla şimdi Carmina Burana’nın ‘Omnia sol temperat’ bölümünü çalıyordu. Sessizlik kocaman bir göktaşı gibi oturmuştu kentin üstüne. Bu yüzden şaşkına dönen insanlar, birbirlerinin yüzüne bakmaya korkarak ve uyuyan bir canavarı uyandırmak istemiyormuş gibi, ayaklarının ucuna basarak sessizce yürüyorlardı.

Yürüdüm. Sokaktaki onca insanın hep tek başına olduklarını gördüm. AYOT’un yani Asayişi Yerleştirme Olağanüstü Teşkilatı’nın son bildirisinden sonra oluşan bu duruma hala alışamadığımı fark ettim. İki gün önce AYOT Psikolojik Harp Dairesi Başkanlığı bir bildiri yayımlamıştı. Gazetelerin kapatılmasından sonra yegane haber edinebilme aracı haline gelen ‘Kentin Vakur SesiRadyosu’nun sabah haberlerinde marşlar eşliğinde okunan bu 1984 kayıt numaralı bildiriyle, sokaklarda ve evlerde, kamusal ve özel........

© Muhalif