“Gelin 3 Kasım'da erken seçim yapalım”

Seçimden çok kısa bir süre sonra şeytanın avukatlığı! Başlıklı bir yazı yazmıştım ve yeni anayasa fikrinin de dahil olduğu yeni bir siyasi iklim ile geçecek 4 yıllık bir sürecin yeni dengeler oluşturabileceğini iddia etmiştim.

Bu arada DEM Parti ve MHP yönetimlerinin dahi yeni anayasa konusunda yan yana gelebileceğini seçmene hesap verilmeyecek bu uzun sürenin buna ihtimal verdiğini belirtmiş ve bunu da şeytanın avukatlığını yapmak olarak niteleyerek kendimce bir senaryo oluşturduğumu da kabul etmiştim. Ancak sonrasında yaşananlara bakınca bunun bir senaryonun ötesine geçtiği izlenimi almaya başladım.

MHP burada yönetim olarak bazı zorlamalara muhatap olarak konunun içine çekilmeye çalışılıyor görünüyor. Eskilerin dediği gibi, “Kabahat kızıl gömlek yakasını saklasan peşi görünüyor” bir durumda MHP belki de. İçinde bulunan çürük elmaların kabahatlerini bir şekilde saklama hatta aklama yolunu bir kere kabul ettiği andan itibaren bu yolu ona açanların ellerine de büyük bir koz vermiş oldu çünkü. Göz göre göre bir çok şeyin üstünün örtüldüğü ülkemizde tam da yerel seçim mağlubiyetinin ardından yeni anayasa tartışmaları, Kavala’nın tahliyesi gibi konular konuşulurken ortaya çıkan Sinan Ateş iddianamesi ve o iddianamedeki eksiklerin son sürat basına belgeli şekilde yansıması sadece bir gazetecilik başarısı mıdır mesela.

Yargıtay’da yılan hikayesine dönen seçim turlarında Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına uymayarak hatıralarımızda yer eden Muhsin........

© Muhalif