Fatih'in şiiri |
1432 tarihinde Edirne’de doğdu. Kimse onun Napolyon’un, dünya tek bir ülke olsa başkenti İstanbul olur, diyeceğini bilmiyordu.
Bir çağ kapattı, yeni bir çağ açtı. 3 Mayıs 1481 tarihindeki vefatına kadar Osmanlı Tarihinde ilkleri gerçekleştirdi.
Henüz yirmi bir yaşında fethettiği şehrin güzelliğinden önce değerini bilen, öngörüsü, strateji kabiliyeti, aldığı eğitim ile zaten buna hazırdı. O yüzden yüzyıllar sonra Mehmet Akif Ersoy, Allah bu millete bir daha marş yazdırmasın, diye sakladığı sözleri iyi bellemek, sindirmek ve bastığı her toprak karesinde, kefensiz yatan ve hep bir gelecek uğruna inci tanesi gibi dökülmüş canları bilmek durumundadır. Yoksa diğer yaratılmış mahlûkattan ne farkımız kalır? Sazımız, sözümüz, duruşumuz ve icraatlarımız insan öğeleri içermiyorsa!
Fatih Sultan Mehmet Han’n (II. Mehmet) İstanbul’u fethettiğinden sonra oğlu II. Beyazıt döneminde yaptırılan ve Türkiye’nin ilk Türk okulu unvanını (1485) taşıyan Davutpaşa Lisesinden başlayan, Edebiyat ve özellikle genelde o yaşlarda o dönemin çocuklarını pekte cezp etmeyen “Divan Edebiyatı” sevgisi beni en mutlu eden gerçeklerden biriydi. Yıllar sonra öğrendik tarihimizde Fatih Sultan Mehmet’n de divanı olduğunu. Şiir yazıyordu hemen hemen tüm padişahlar ama detaylar derinleşmiyordu.
Düşünsenize İstanbul ardından; Sırbistan, Mora, Bosna, Eflak, Trabzon, Akkoyunlular, Boğdan, Arnavutluk…
Henüz 49 yaşında, bugün ki Gebze dolaylarında vefatına kadar çalıştı. Bugün İstanbul da Fatih İlçesi ve buna bağlı Camii içerisinde naşı gibi kendisini eğiten, Molla Gürani’ de aynı sınırlar içinde ebedi istirahatındadır. Aynı şekilde Mehmet Akşemsettin’de. İlim alanında yaptığı çalışmalar ayrı bir konu zaten ama o fetihten sonra İstanbul’da kalmayı, Fatih’n ısrarlarına rağmen kabul etmemiştir.
Böyle âlimlerin şirazesinden geçmek, pek çok güzel işi beraberinde getirir. Neticede resmi olarak yürürlüğe konmuş ve Tanzimat dönemine kadar devam eden Kanunname, beş yüzden fazla yapı, medrese, kütüphane,..Yeni imparatorluğun kurucusu olan Fatih Sultan Mehmet, Bilim insanları ve sanat ile uğraşan kişileri de İstanbul’a davet etmiştir.
Bu kadar derinlikte elbette edebiyat olmaz mıydı? Oldu da. Bu kadar uzun girizgâh ise tarihini unutanlar kadar hatırlatmayı borç bildiğimizdendir.
Avni Mahlas ile Divan Edebiyatını başlatan Fatih Sultan Mehmet Han’ı, bu yola hayatını koymuş Edebiyatımızın değerli hocası Prof. Dr. Günay Kut tarafından Orient-Institut ev sahipliğinde ifade edildi.
15.yy Divan........