Namaz: Kalbin Yaralarına Vahyin Dokunuşu
“وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ ۚ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ”
“Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Namaz, gerçekten ağır gelir; ancak Allah’a derinden saygı duyanlar için asla ağır değildir.” (Bakara, 45)
İnsanın tükendiği, dizlerinin çözüldüğü, kalbin çığlığını kimsenin duymadığı anlar olur…
İşte o an, göklerden bir ses gibi, bir davet iner: “Sabır ve namazla yardım isteyin…”
Çünkü Rabbimiz bilir: Kulun asıl sığınağı, secdede saklıdır.
Namaz: Sadece Bir Görev Değil, Bir Sığınak
Gün geliyor, insan kendi iç sesinden bile yoruluyor…
Sözlerin ağırlığı, hayatın yükü, dünyanın kalabalığı, ruhumuzu daraltıyor.
İşte tam o noktada namaz bizi çağırıyor:
Sessizliğe…
Rabb’e…
Teslimiyete…
Namaz, bir ritüel değil;
Yaralı ruhun Allah’la baş başa kaldığı en mahrem an.
Gözyaşının aktığı, kalbin yumuşadığı, insanın kendini bulduğu ilahi bir buluşma.
Secdeye kapanırken, kimseye anlatamadığın dertlerini Rabbinle........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden