Türkiye, oldukça zor günler geçiriyor. Bu zorluklar, sadece imkanların azlığı, iktisadi durumunun yetersizliğinden kaynaklanmıyor. Öncelikle, insan unsurunun gereği gibi iyi yetiştirilememesinden ve adaletli bir şekilde hayatın sürdürülememesinden kaynaklanan bir problemleri yaşıyoruz.
Sistemin belirsizliği ve iyi çalışamaması:
Türkiye’de, öncelikle sosyal sistemin ne olduğu konusunda, birçok kimsenin fikri bulunmamaktadır. Bu ülkenin insanları, neye göre ve nasıl bir yönetim ve işleyiş sistemini göre yaşamaktadır?. Hayatlarının en önemli gayesi nedir? Gelecek planları, hangi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır?. Devleti temsil eden hükümetler ile halk, nasıl bir münasebet içindedir ve kendi taleplerini rahatlıkla iletebilme imkanı var mıdır? Çocuklarını, neye göre yetiştirmekte ve hangi beklentilerine ulaşabilmektedir? Hayatını sürdürürken, ne tür zorluklarla karşılaşmakta ve bunları nasıl çözümleyebilmektedir?
Aslında bütün bu sorular ve onlara verilecek cevaplar, bir “hayat felsefesi ve varoluş gerçeği” ile ilgili konulardır. Ve bana göre, toplumun bunlara verebileceği net cevaplar son derece azdır ve halkın geleceğe yönelik kaygı ve endişeleri bunun gibi birçok soru etrafında odaklaşmaktadır.
Bazı kimseler ise, bu tür zor ve cevaplanması kolay olmayan soruları, bir kenara bırakıp, “günübirlik yaşama” anlayışı ile, problemleri aklından uzaklaştırmaya ve bu ve benzeri soruları, bir başka zamana bırakıp, hayatın zorlukları ve çeşitli günlük ihtiyaçları karşılama mücadelesi içinde, tehlikeli bir geleceği gözden........