İnsan kalitesi ülkemizde gün geçtikçe düşmektedir. Bu kalite düşüklüğü, genelde bilgi ve gayret eksikliği olarak görülüyorsa da, bana göre kalite düşüklüğü, insanımızın hayat felsefesi ve düşünce sistemiyle alakalı bir konudur.
Aslında, gelişmiş ülkelerde de kalite düşüklüğü varsa da, oradaki sistemli ve düzenli çalışma geleneği bu kalite düşüklüğünü pek görünür hale getirmiyor. Ancak batı’da, özellikle sosyal ve insani ilişkilerde bu kalite ve anlayış düşüklüğünü görebilme imkanımız oluyor.
Toplumumuz, kalite ve nitelik kaybına ne zaman düştü:
Konuya, toplumdan öteye bir medeniyet kaybı olarak bakmanın daha açıklayıcı ve mantıki bir durum olduğunu söylemek gerekir. Çünkü toplum tipleri, medeniyetlerin temel inanç ve fikir özelliklerine göre şekillenir. Batı bilgi ve yaşama felsefesinin, ırk ve siyasi hakimiyet merkezli bir hale gelmesinden sonra, toplumlar üstü idealler bir kenara bırakıldı. Daha çok, ırk ve milli devlet modeli hakim hale geldi. Aslında bu durum bile, insanın yaşama felsefesinin ruh ve fikir alanından, maddi ve güç merkezli siyasi alana kaymasının sonucuydu. Böyle bir durumda, insanın iç dünyası, fikri ve ahlakı değil; ırkı, siyasi niteliği ön plana alan ve sömürgeci olma........