menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“KAHBE FELEK” YA DA BİR KÜLTÜRÜN VE ZİHNİYETİN OLUŞUMU  

11 0
14.12.2024

“Yerleşik düşünce kalıpları, gelenekler, değer yargıları, alışkanlıklar ve kültürel değerler gibi birçok değişkenin etkileşimiyle oluşan düşünme tarzına” zihniyet deniliyor. Zira her yaşam biçimi, zamanla kendi kültürünü ve zihniyetini oluşturuyor, dolayısıyla da bir zihniyetin oluşması ve değişmesi de kolay olmuyor. Bir zihniyet değişimin olabilmesi için, her şeyden önce böyle bir değişimin farkında olunması; böyle bir değişime ihtiyaç hissedilmesi, bunun gerçekleşebileceğine inanılması gerekiyor. Zira bir zihniyet, durup dururken kendiliğinden oluşmuyor, önce onun alt yapısını teşkil eden bir kültürün oluşması icap ediyor. Prof. Dr. Necati Öner Hoca, bir tebliğde zihniyet kültür ilişkisini şöyle açıklıyor:

“Fertleri ve sosyal grupları belli hedeflere yönlendirmede, istenen gayeyi elde etmede onlara hâkim olan zihniyetin rolü başta gelir. İnsan fiillerini yöneten zihin faaliyetleri bir zihniyetin sevk ve idaresi altındadır. Bu bakımdan herhangi bir organize toplumun varlığını ve canlılığını, olması gerektiği gibi sürdürebilmesi, o topluma hâkim olan zihniyete bağlıdır.

Zihniyeti meydana getiren kültür olduğuna göre, bir toplumu istenen seviyeye eriştirmek için gereken zihniyeti sağlayacak bir kültür politikasını ön planda tutmak icap eder. Diğer taraftan farklı zihniyetlerin çarpışması bir toplumda büyük meseleler doğurabilir. Toplumsal kargaşalar ve sarsıntıların arkasında çok defa, farklı zihniyetlerin çarpışması yatar. Bu bakımdan bir toplumun huzur içinde bulunması da yine bir kültür meselesidir.” [1]

Tarihi süreç içinde oluşan dinî kültürümüzden de bir çok zihniyetin doğduğu ve bazı dinî kavramlarda anlam genişlemesine, hatta başkalaşmasına sebep olduğu ve bu nedenle de Kur’an’ın kastetmediği anlamların üretildiği ve yansıtıldığı görülüyor. Bu da Kur’an’ın onaylamadığı bir dinî kültürün ve zihniyetin oluşmasına zemin hazırlıyor. Bunlardan biri de felek kavramıdır. Bu kavram üzerinden nasıl bir kültür ve zihniyet oluşturulduğunun kısa bir serüveni ise şöyledir:

Felek kavramı, Kur’an’da biri Enbiya, diğeri Yâsîn suresinde olmak üzere iki yerde ‘Her biri bir felekte yüzer’ şeklinde geçer. [2] Lügatlerde ve Tefsirlerde gök cisimlerin üzerinde döndüğü yer veya yörünge olarak açıklanır. Mesela Mustafa el-Merâğî, Yasin sûresi 40. Ayetini açıklarken, “Dünya, güneş ve ay, balığın suda yüzerek hareket ettiği gibi, kendi yörüngelerinde yüzerek hareket ederler. Güneş, kendi manzumesiyle birlikte, yörüngesinde akıp gider” [3] der. TDK, ise felek’ i “gök, gök yüzü, sema, dünya, alem, talih, baht” [4] olarak açıklar.

Felek ile ilgili kısa ve öz bilgi budur. Bu bilgiye rağmen “İslam filozofları feleğin mahiyeti hakkında çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazılarına göre felek bir gök cismi değil, gezegenlerin dönüş yeridir. Bir kısmı, feleklerin cismani fakat şeffaf bir dönen varlık olduğunu, gezegenlerin de onların üzerinde bu görülmeyen cisimle birlikte döndüğünü ileri sürmüşlerdir.

İbni Sînâ’ya göre felekler, ay........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play