BUGÜN, İKİ YARINA BEDELDİR… |
BUGÜN, İKİ YARINA BEDELDİR…
Güneş altında buzlarını satmaya çalışan adamın seslenişi dikkat çekicidir: “Sermayesi eriyip giden bu adama acıyın, merhamet edin de bu fakirden buz alın buz. Buz alan yok mu?” Oysa buzdan daha hızlı eriyip giden zamandır; ömrümüzdür. Yaz güneşi nasıl buzları eritiyorsa, zaman da ömrümüzü, hayatımızı tüketmektedir. Adamın buzları için endişelendiği kadar, zamanın ve ömrün akıp gitmesinden endişe duymayan her insan hüsrandadır, ziyandadır, iflastadır.
“Akıp giden zamana yemin olsun ki, insanlık derin bir zarar-ziyan içindedir.” (Asr, 103/1-2)
Çünkü insanın en büyük yanılgısı, zamanı kendi malı sanmasıdır. Oysa zaman bize ait değildir; emanet verilmiş bir ömür sermayesidir. Geçen her gün, geri getirilemez bir kayıp, yitirilen bir hazinedir. Bunu fark ettiğimizde, yaşamımızın her anı mübarek bir ibadet ve eşsiz bir armağan hâline gelir. Gerçek dindarlık, bilgelik ve insanlık; her anı aktif, iyi, doğru ve güzel yaşayabilmekte gizlidir.
Ne var ki, yaşamımızda her bir vaktin bir anlamı, bir amacı ve bir bereketi olduğunu neredeyse tamamen unuttuk. Oysa seherin, şafağın, sabahın, kuşluğun, öğlenin, ikindinin, gecenin; her........