Küçük bir hayvan olan karınca, Arapçada “nemle” adı ile tanınmaktadır. “Nemle” kelimesinin çoğulu, “neml” ve “nimâl” olarak kullanılmaktadır. Kur’an’da, bir ayette iki defa “neml” ve bir defa da “nemle” kelimeleri yer almaktadır:
“Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit, bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler” dedi.”[1]
Kur’an’da bir peygamber olarak haber verilen Süleyman’ın (as.) çeşitli hayvanlarla diyalog ve konuşmaları anlatılmaktadır. Kur’an’a göre o, Allah katında yüksek bir makam sahibiydi,[2] insanlara ve cinlere hâkimdi.[3] O, Allah’tan çeşitli dileklerde bulunmuştu, Allah onun dilediğini vermişti[4] ve rüzgârı onun emrine bağlı kılmıştı.[5] Bunun yanında o, hayvanların dilini anlardı, çünkü Allah ona kuşdilini öğretmişti.[6] O, insanlara, cinlere ve kuşlara hükmederdi. Onlar, onun ordularıydı.[7] Anlatılan bu bilgiler arasında, bazen hayvanların insanlara ders ve ibret verecek davranışlarda bulundukları kaydedilmektedir. İnsan olarak bizim, bu bilgilerden yararlanmaya çalışmamız gerekmektedir. Kur’an’da bildirilen Süleyman (as.) ve karıncalar arasında meydana gelen olayı, ele alıp daha detaylı üzerinde durmak istiyoruz:
“(Günlerden bir gün), Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları düzenli bir biçimde (bir yere) gitmek üzere önünde toplanmışlardı. Karınca vadisine vardıklarında, bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler!” demiştir. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ederek, “Ey Rabbim! Beni, bana, anneme ve babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve........© Mir'at Haber