İnsanların cennete amelleriyle/eylemleriyle değil, imanlarıyla girecekleri değişmez bir gerçekliktir. Bu nedenle cennetin Kur’ân’da bazen insanların çalışmasının bir kazancı olarak gösterilmesi insanı sadece onurlandırmaya yönelik bir yüceltmedir. Yoksa –Allah’ın verdiğini nimetler düşünülünce– insanın yaptığı tüm ibadetler bu nimetlerin birinin bile tam şükrünü ödemede yetersizdir. Bu gerçekliği Hz. Peygamber “Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez” sözüyle bize duyurmuştur. Bu ifadeden sonra “Sende mi ya Resûlallah?” sorusuna Hz. Peygamber: “Evet ben de; meğerki Rabbim beni rahmetinin kucağına almış olsun”[1] demiştir. Elbette bu sözlerimiz ibadeti/ameli/eylemi göz ardı ettiğimiz, hafife aldığımız, küçümsediğimiz, yok saydığımız anlamına gelmemektedir. Amacımız insanlığın kurtuluşundaki zorunlu ana/temel ilke olan “iman” konusuna vurgu yapmak ve tebliğin dilini bu kuşatıcı rahmet çerçevesinde genişletmektir. Allah’ın tüm insanlığı kuşatıcı rahmetini kısıtlamaya ve cehennem müfettişliği yapmaya hakkımız yoktur.
Kur’ân Âl-i İmrân/64. âyette tüm insanlığı şu ortak kelimeye çağırmaktadır: “De ki: ‘Ey geçmiş vahyin izleyicileri! Sizinle bizim aramızdaki şu ortak ilkeye gelin: Allah’tan başka kimseye kulluk etmeyeceğiz, O’ndan başka hiçbir şeye ilâhlık yakıştırmayacağız ve Allah ile birlikte insanları rab edinmeyeceğiz.’ Ve eğer yüz çevirirlerse de ki: ‘Şahit olun ki biz kendimizi O’na teslim etmişiz!’”[2]
Âyette “geçmiş vahyin izleyicileri” olarak çevrilen bölümün Arapça orijinali “Ehl-i Kitap” kavramıdır. Müfessirler, âyetin indiği dönemde “Ehl-i Kitap” ile kasdedilenlerin Necran Hıristiyanları, Medine Yahudileri veya her ikisinin olduğunu söylemişlerdir. Gerçekten de âyetin kendinden önceki âyetlerle olan bağlantısı düşünüldüğünde bu yaklaşım doğrudur. Çünkü âyetin öncesinde Hz. Îsâ’nın konumu hakkında Necran Hıristiyanları ile yapılan tartışmalar ve sonrasında Hz. Peygamber’in onları “Mübâhele”ye[3] daveti vardır. Ama amaç kuru bir tartışma değil taraflar arasında derinleşen görüş ayrılıklarını düzeltmek/azaltmak ve ortak bir noktada........