menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

DİNİ KARMAŞIK HÂLE GETİRMEK

4 5
26.07.2024

Kur’ân için farklı bir tanım yapmak gerekirse, O’nu “dini kolaylaştıran bir kitap” olarak tanımlamamız mümkündür. Yâni Allah’ın dini kolaylaştırılmış bir dindir ve Allah’ın irâdesi de zorluktan değil kolaylıktan yanadır. Bu aynı zamanda Kur’ân’ın ahlâkına bürünmüş Hz. Peygamber’in de tavrıdır ve Hz. Peygamber; iki şeyden birini yapma konusunda serbest bırakıldığı zaman, günah olmadığı takdirde mutlaka o iki şeyden en kolayını seçmiştir. Bu ilâhî prensip Bakara/185. âyette şöyle dile getirilmiştir: “Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez.[1] Kolaylık ilkesinin Kur’ân bünyesindeki temel iki görünümlerinden biri “güç yetirilemeyecek şeyin teklif edilmemesi”, diğeri ise “ilâhî buyrukların zora sürmek, ezmek yerine hayat ve insâna yarar sağlamak” üzere düzenlenmesidir. Ama ne var ki; bu temel ilkelere rağmen, tarihsel seyirde bunun tam tersi olmuş, din bir takım âyet bükücüler tarafından zorluk üreten bir kuruma dönüştürülmüştür. Şu bir gerçektir ki; Kur’ân’ın âyetlerinde insân ve hayatla çatışan hiçbir emir ve yasak yoktur; Allah, altından kalkamayacağı hiçbir yükü insânoğluna yüklememiştir.[2]

Aslında Kur’ân söyleyeceklerini muhatabının anlayacağı şekilde ayrıntılı olarak anlatan bir kitapdır. Hatta bu konuda onun hükümlerini anlamak için başka bir hakem arayışına girenler kınanmışlardır: “Sen onlara [de ki:] Hakikati apaçık ortaya koyan bu ilâhî kelâmı size indiren O iken, [neyin doğru neyin yanlış olduğu konusundaki] hüküm için O’ndan başkasını mı arayacağım?[3] Ama ne var ki; bin küsur yıl kitlelerin anlamak gayesiyle değil, anlamayarak ve mezarlıklarda “sevap kazanma” noktasına indirgeyerek okudukları bir kitabın şimdi ayrıntılı olduğunu söylemeye kalkmak artık neredeyse etkisini yitirmiş yürekler acısı bir gayrete dönüşmüştür. İlâhî âyetlerin herkesin anlayacağı şekilde ayrıntılandığını kabul etmemek, cahil olmakla değil ancak kötü niyetli olmakla mümkündür. Bu nedenle vahye muhatap olan kitap ehlinden bir zihniyet –özellikle Yahudileşenler– kendilerine ilâhî bir emir/buyruk ulaştığında, o emri yerine getirmemek için işi yokuşa sürmek, sulandırmak ve sanki anlaşılmamış gibi davranarak çeşitli bahanelerle detay istemek yoluna giderek işi savsaklamak istemişlerdir.

Kur’ân’ın bu konuda verdiği en çarpıcı örnek Bakara/67. âyette yer almaktadır.[4] Bu âyette Hz. Mûsâ toplumuna: “Dinleyin! Allah bir sığır kurban etmenizi emrediyor[5] dediğinde, böyle bir emri beklemeyen toplumu Hz. Mûsâ’ya “sen bizimle alay mı ediyorsun?” diye karşı çıkmışlardır. Hâlbuki bir peygamberin Allah’ın emri söz konusu olduğunda alay gibi yakışıksız bir davranış yapamayacağını bu toplum çok iyi bilmektedir. Ama ne yazık ki; Hz. Mûsâ vasıtasıyla kendilerine vahyedilen bu basit ve açık emri hemen yerine getirmek yerine, bu emrin daha net bir tanımını elde etmeye yönelik inatçılıkları yüzünden konuyu karmaşık hâle getirecek birçok detayı/ayrıntıyı Hz. Mûsâ’dan istemeye kalktılar. Yâni ineğin renginin nasıllığı ile başlayan, yaşlı mı yoksa körpe mi olması gerektiğine uzanan birçok soruyu gündeme getirdiler.[6] Fakat ayrıntı isteyerek sordukları her soru işlerini daha da zor hâle getirmekten başka bir işe yaramadı. Gerçi sonunda ineği kurban ettiler ama âyetin ifâdesiyle: “neredeyse hiçbir şey yapmadan kalacaklardı.”[7] Görülüyor ki; onlar, eğer ilk anda seçtikleri herhangi bir sığırı kurban etseydiler görevlerini yerine getirmiş olacaklardı; ama onu kendileri için karmaşık hale getirdiler ve Allah da onu onlar için zorlaştırdı.

Şimdi kısaca değindiğimiz bu konu, ilâhî vahyin anlaşılmasında veyâ dini hukukta önemli bir probleme işâret etmektedir. Bu problem, başlangıçta genel ifâdelerle verilen herhangi bir dinî konuda veyâ dini kurallarda ilâve detaylar istemektir; bu da dine o kadar katı ve karmaşık hâl getirmek demektir. Yani bu kıssadan alınacak ders, kişinin kanunları daha karmaşık hale getirecek olan taleplerde bulunmaması gerektiğidir. İşte ilk Müslüman nesiller meseleyi böyle görmüşlerdir ve onlar meseleleri kendi içinde giriftleştirmemişlerdir. Ama sonradan........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play