İnsanoğlu bir şey yapacağında hem tedbir almalı hem de Allah’a tevekkül etmelidir. Yaşadığımız hayatta ne kadar plan yaparsak yapalım, sonucun ilahi takdirde gizli olduğunu hepimiz biliriz. İşte Yûsuf sûresi 12/67. ayette de bunu görüyoruz: Tedbir ve tevekkül. Hz. Ya’kūb’un oğullarına Mısır’a giderlerken verdiği öğüt, sadece bir güvenlik tedbiri mi yoksa gözle görülmeyen tehlikelere karşı bir uyarı mı? Bugün bu konunun derinliklerine inip, Kur’an’ın bu ayetinde saklı olan hikmetleri birlikte keşfedeceğiz.
İlahi Takdir ve İnsan Tedbiri
Hz. Ya’kūb, çocuklarını ilk defa Mısır’a ticaret için gönderdiğinde bulunmadığı tavsiyeyi (Mısır’a farklı kapılardan girme) ikinci gönderişinde bulundu. Bunun nedeni muhtemelen daha önce Mısır’da tanınmıyor olmalarıydı. Hz. Yûsuf’un kardeşlerine gösterdiği ilgi, muhtemelen onların tanınmış olmalarına neden oldu. Bu da ikinci gidişlerinde kardeşler için bir güvenlik sorununa yol açabilirdi: “Ey oğullarım, şehre bir kapıdan girmeyin; ayrı ayrı kapılardan girin. Ben Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm ancak Allah’ındır. Yalnız O’na güvendim ve güvenenler yalnız O’na güvensinler, dedi.” (Yûsuf 12/67). Hz. Ya’kūb oğullarının güvenliği konusunda tedbir alıp onlara “şehre bir kapıdan girmeyin” tavsiyesinde bulunmaktadır. Onun böyle derken şehrin kapılarını değil şehre giden yolları kastettiği de söylenmiştir. Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin daha önce “güçlü bir topluluk” olmakla övündükleri (Yûsuf 12/8) gerçeği dikkate alındığında Hz. Ya’kūb’un onları mütevazılığa teşvik ettiği de söylenebilir. Şehrin kapıları bağlamında onun “girmeyin” daha sonra da “girin” şeklinde kullandığı fiiller, belagat açısından hem uyarma hem tavsiye etme üslubunu kullandığını göstermektedir. “Ben Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam.” cümlesi, Sezai........